Transmutation News – December 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Aralık 2013

2013’ün sonuna geldiğimize inanmak zor. Pek çoğu için bu yıl zorlu geçti. Ve hepimizin değişimi ve geçişlerin nasıl üstel düzeyde gerçekleştiğini hissettiğimize inanıyorum.

Yakın zamandaki fırtınalar yaşamı ve tabiatı harap etti. Yaralanan ve evlerinden olan herkesi sevgiyle kucaklıyoruz. Filipinler’deki insanları dualarımızda ve yüreklerimizde anıyoruz. Başka fırtınalar, yaşam kayıpları ve yıkım olayları da gerçekleşti. Herşeyi ışık içinde tutmaya devam ediyoruz.

Geçen ay, ruhsal bir yolda olmak ve ego yerine ruh tarafından rehberlik edilmeye izin vermeniz hakkında yazmıştım.

Bu ay, içinde bulunduğumuz değişim zamanlarında sizi güçlendirmeye yardımcı olacak bazı uygulamaları özetlemek istiyorum. Dünyada olan olaylar nedeniyle son derece bunalmış ve bu nedenle nereden başlayacağını bilemeyen veya hatırlayamayan pek çok kişiyle iletişim halindeyim. Umuyorum ki bu ayki yazım hepinize yeniden ilham vermeye yardımcı olur.

Yardımcı ruhlarımın hepinize tavsiyesi spiritüel uygulamalarınızı derinleştirmeniz. Zengin ve verimli bir içsel dünya yaratmanız, yaşamın getirdiği olaylarda size yardımcı olacaktır.

Geçen ay, öğrencilerim ve danışanlarımdan transfigürasyon uygulamasının onlarda nasıl şifa yarattığına dair pek çok öykü dinledim.

Dönüşüm Haberlerinin yeni okuyucuları için, transfigürasyon uygulaması içimize, derimizin altında kim olduğumuza yolculuk yaparak ilahi ışığımızı deneyimlemek ve bu ışığı bedenimize ve dünyaya yaymaktır.

Bir savaş gazisi, yaptığı düzenli transfigürasyon uygulamasının, sahip olduğu Travma Sonrası Stres Sendromunu iyileştirdiğini haber verdi.

Düzenli olarak yapılan transfigürasyon uygulamasının bazı öğrencilerimde nasıl mucizevi fiziksel şifalanmalar yarattığına dair pek çok haber alıyorum.

Bazı insanlardan, günlük olarak ilahi ışıklarını deneyimleme uygulamasının yaşamlarındaki çok zorlayıcı olaylarla başa çıkmada nasıl yardımcı olduğuna dair mektuplar alıyorum.

Diğerlerinden de, hastalanan veya bir felaket yaşamış olanlara tanıklık ederken veya onlar için alanı tutarken yaptıkları transfigürasyon uygulamasının topraklanmış ve merkezinde kalmaya yardımcı olduğuna dair mesajlar aldım.

Ve ne yazık ki yakın zamanda kaybettiğim çok yakın arkadaşlarım ve öğrencilerim oldu. İlahi ışıklarını deneyimleme uygulamasını artırdıkça kolay ve zarif şekilde öldüler.

Bu uygulama kendimizi güçlendirmek için çok güçlü bir yol. Kendi ilahiliğimizi ve kusursuzluğumuzu deneyimledikçe, hücrelerimizin birbiriyle iletişim kurabilecekleri ve doğuştan getirdiğimiz kendi kendimizi şifalandırma bilgisini ortaya çıkarabilecekleri bir durum yaratırız.

Transfigüre olur ve ayrılık yerine birlik halini deneyimlerken, içimizde yaşam nehrinin hem sakin hem de dalgalı sularında seyredebileceğimiz sakin ve merkezli bir yeri bulabiliriz.

Sizleri her gün zaman ayırarak kendi içinize dönmeniz için teşvik etmek isterim. Genişletici bir müzik çalın ve bilincinizin birlik durumuna genişlemesine izin verin. İçinizie yolculuk edin ve içsel ışığınızı deneyimleyin. Niyetiniz görünenin ötesinde kim olduğunuzu deneyimlemek. Rasyonel zihniniz ve bedeninizin ötesinde kim olduğunuzu deneyimleyin. Siz ruhsal bir varlıksınız.

Işığınızı gece göğünde ışık saçan bir yıldız gibi deneyimleyin. İçinizdeki yıldız ışığını bulun.

Transfigürasyon uygulamasında kendinize, başkasına ya da dünyaya ışık göndermeye çabalamazsınız. Aynı gece göğündeki yıldız gibi çabasızca, ışığın nereye gitmesi gerektiğine dair niyetlenmeden yaparsınız. Bir yıldız, ışığını nereye göndereceğine karar vermez. Yalnızca ışır.

Bu durum sizin için şifalandırıcı ve canlandırıcı bir ışınım yaratır. Gözleriniz yine ışıldayacaktır.

Dünyayı ruhuhn gözlerinden deneyimlediğinizde ve dünyaya ışık yaydığınızda, Ruhun sevgisi ve ışığı karanlığın perdesini kaldırır ve tüm yaşamı besler. Daha fazla transfigürasyon yaptığınızda ruhun gözleriyle görmeniz de kolaylaşır. Eğer uygulamanız düzensizse spiritüel akış yaratmak da zorlaşır. Kendinizi ego ve ruh arasında gidip gelirken bulursunuz ve bu da yaşamı ve dünyayı algılarken bir parçalanmışlık duygusu yaratır

Spiritüel bir hali deneyimlemek algımızı değiştirir. Ve algımız değişimi gerçekliğimizi değiştirir.

Zihinlerimizin yalnızca olumsuzlukları ve güçlükleri görme eğilimini değiştirmek için eğitmeliyiz. Dünyayı ilahiliğimizden algıladığımız zaman, tüm zorluklar ve büyüme deneyimlerine rağmen zenginliği algılamayı öğrenmeye başlarız.

Hayat karanlık ve acı dolu göründüğünde, çekilen acıyı güzelliğe dönüştüren verimli başka bir düzey mevcuttur. Güzelliğe odaklandığınız zaman algınız değişir. Algınız değiştiğinde yaşamınız da değişir. Algıyı değiştirmenin bir yolu da çocukluğunuzda hayata dair hissettiğiniz hayranlık ve merak durumuna geri dönmektir.

Çocukluğunuzda herşeyin ne denli yeni ve canlı göründüğünü hatırlayın. Bu size hayatın sunduğu güzellikleri deneyimlemede yardımcı olacaktır. Bunu yaparak, hayatın size getirdiklerine karşı tutumunuzun da değiştiğini farkedebilirsiniz.

Hayatın size getirdiği herşeye tepki vermeyi durdurmak için tutumunuzu iyileştirmeye devam etmeniz gerekli. Bunu da, dışarıdaki dünyada ne olursa olsun yaşamın güzelliğini deneyimlemek için perdeleri kaldırarak yapabilirsiniz.

Bunu yaparak, yaşamınız için sevgi, takdir ve şükran durumuna geçersiniz. Bu da daima içsel ve dışsal bir dönüşüme götürür.

Dışımızdaki dünyada olanlar kendimizi boğulmuş hissetmemize neden olabiliyor. İçinize dönün ve kişisel çalışmanızı yapın. Bu, Yeryüzü ve tüm canlı varlıklara yardım etmek için içinizden yapmak gelen eylem her ne ise ona eklenebilir.

Gezegendeki değişimin yoğunluğu gerçekten de bizi kişisel çalışmamızı yapmaya zorluyor.

Aşağıda yıllardır yapmakta olduğumuz son derece basit uygulamaların bir özeti var.

Kendinize yaptığınız şeyi durdurup “Şu anda ne düşünüyorum?” sorusunu sormayı hatırlatmak için, cebinizde bir taş taşıyın ya da başka bir yol bulun. Arzulanan sonuçlardan bizi uzaklıştaracak negati düşünce zincirini durdurmayı öğrenmeyi istersiniz.

Çevrenizde doğa görüntüleri ve sizin için değerli olan varlıkların fotoğrafları bulundurun. Kedi, köpek yavruları, yavru hayvanlar, okyanus, nehir, çiçek, kaya, vs.fotoğraflarını yanınızda taşıyabilirsiniz. Dünyaya gönderdiğiniz her enerji aynı zamanda sizin için değerli olan tüm yaşam formlarına da ulaşır. Çünkü hepimiz bir yaşam ağına bağlıyız.

Negatif düşüncelerinizi kuşların sesi ya da çocukların kahkaları gibi güzel seslerle de değiştirebilirsiniz.

Umut, sevgi, ışık gibi ilham verici sözcükleri yazabilir ve bunlara bakabilirsiniz. Bu sözcüklere baktığınızda içinde bulunduğunuz durum değişecektir.

Aynı amaçla yanınızda ilham verici cümleler de taşıyabilirsiniz.

Şükran duyduğunuz bir şeyi düşünün. İlk defa dondurma tattığınız veya ilk defa kar gördüğünüz zaman gibi, hayata dair sevdiğiniz şeyleri anımsayın.

Dikkatli olmamız ve gün içindeki düşünce döngülerimizi gözlemlememiz önemli. Zira negatif ve sabote edici düşüncelerimizi, bizi arzulanan sonuca götürecek düşüncelerle değiştirmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Düşüncelerimiz sözcüklerden meydana gelir. Ve sözcükler birer tohumdur. Konuştuğumuz zaman, bakıldığında derinlere kök salacak ve güçlü bitkilere dönüşecek olan tohumlar ekeriz. İçsel bahçenizde ve bu yeryüzü bahçesinde hangi tohumların büyüyüp güçlenmelerini istersiniz? Beslediğiniz şeyin büyüdürğünü hatırlayın. Aramice bir ifade olan Abraq ad Habra’nın (abrakadabra) “Konuştukça yaratacağım” anlamına geldiğini anımsayın.

Algımızı değiştirmeye, şükran dolu bir hayat yaşamaya, kullandığımız sözcükler ve düşüncelerde özenli olmaya ek olarak, imajinasyonumuzla hem yaşadığımız hayatı hem de dünyayı düşleyerek var ettiğimizi hatırlamalıyız.

Hepimiz imajinasyonlarımızı odaklayarak, yaşamayı arzu ettiğimiz hayatı ve dünyayı tahayyül etmeliyiz. Bunu yapmak, tüm duyularımızı kullanarak bu düşün içine girmeyi ve sanki şu an gerçekmiş gibi yaşamayı gerektirir.

Sürekli hayal kuruyoruz. İmajinasyonumuzu, imajinasyonumuzu kullanarak var ettiğimiz kaos yerine yaratmak istediğimiz şeyler için odaklama zamanı geldi. Ve aynı zamanda ruhun ve evrimin bizi nereye doğru götürmekte olduğunu da bilmiyoruz. Buradaki paradoks düşleme/rüya görme çalışmamızı yaparken sonuca teslim olmak.

Kendinizi diğerlerine ve hayata tepki gösterirken bulduğunuzda, duygularınızı ifade ettiğinizden ve aynı zamanda da duygularınızın ardındaki enerjiyi sevgi ve ışığa dönüştürdüğünüzden emin olun. İfade edin, göndermeyin. Bu yolla, nefret, acı ve ayrılık yerine sevgi enerjisini beslemeye devam ederiz.

Ve lütfen dışarı çıkıp elinizden geldiğinde doğayla yeniden bağlantı kurun. Kentsel ya da kırsal alanda yaşıyor olmanızın bir önemi yok. Yeryüzü canlı ve bir ruhu var. Bu gezegen üzerinde varolan herşey canlı ve bir ruhu var. Her şeyin içinde yaşayan ruh ile yeniden bağlantı kurmamızın zamanı geldi – bu da canlı olan herşey anlamına geliyor.

Yeryüzünün kalp atışıyla bağlantı kurun. Her gün, yaşamınız ve size büyümeniz için gereken her şeyi sağlayan toprak, su, hava ve güneşe şükranlarınızı sunun.

Yukarıda yazmış olduğum uygulamaları yıllardır beraberce yapıyoruz. Yeryüzü için Şifa, Toksik Düşünceleri Nasıl Şifalandırmalı ve Şaman’ın Alet Çantası (eski adıyla Değişen Zamanlarda Nasıl Büyümeli adlı kitaplarımda da bunları yazdım.

Kış gündönümünü kutlamaya yaklaşırken, kutlama zamanının ticari yönünden uzak durmamız önemli. Geçtiğimiz bültenlerde, iş yerinde, evde ya da topluluğunuzda bir dua/dilek ağacı yaratmaktan bahsetmiştim.

Yaşadığımız zamanlar, bizleri topluluklarımızı güçlendirmeye davet ediyor. Zira zorluklar meydana geldiğinde güçlü bir toplulukta yaşıyor olmak iyidir. İnsanların biraraya gelerek ortak bahçeler yarattıklarını görüyoruz. Afet dönemlerinde, topluluklar biraraya gelerek birbirlerine ev ve iş yerlerini yeniden yapmada yardımcı olmuşlardır.

Topluluğumuzu spiritüel uygulamalarla tanıştırabiliriz. Michigan Üniversitesi Bütünsel Tıp Bölümü ile birlikte yürüttüğüm Yeryüzü için Şifa Kardiyoloji Çalışmasını yürüttüğüm sırada grubum çalışmadan olumlu olarak etkilenmişti. Grupla beraber geçirdiğimiz zamanı tekrar düşündüğümde, gruptakilerin yarattığımız sevgiden ne denli etkilendiklerini hatırlıyorum. Herkes, her bir diğerinin onunle ve iyileşmesinin başarısını ne kadar çok umursadığını biliyordu. Kişisel inancım, katılımcılarda gördüğümüz olumlu sonuçları yaratan şeyin topluluktaki sevgi ve dayanışma olduğu.

Böyle bir dayanışma düzeyini ailenizde, iş yerinizde ve içinde yaşadığınız toplulukta sağlamak harika olur.

Bunu dualarınızı taşıdığı için şükranlarınızı sunabileceğiniz bir ağaç ya da çalı bularak kolayca yapabilirsiniz. Diğerlerini, dualarını taşıyan kurdela veya yün ipliklerini gevşekçe bağlamaları için davet edin (dalları boğmamaya dikkat edin). Dışarı bir “dua kabı” yerleştirebilir, insanları dualarını bu kaba bırakmaya davet edebilirsiniz. Aileniz, işiniz veya topluluğunuzdaki herbir kişiden herkesin dualarının kabul edilmesi niyetini taşımalarını isteyebilirsiniz. Bu, insanlar arasında, herkes üzerinde olumlu etkisi olacak bir bağ yaratacaktır. İnsanlar umursandıklarını hissedeceklerdir ve bu da topluluktaki herkes için gerçek bir destek için gerekli olan bağın güçlenmesine yardımcı olur.

Dolunay 17 Aralık’ta. Biz güçlü, sevgi dolu ve destek verici bir topluluğuz. Spiritüel ışığımızı, yeryüzünün içinde ve çevresinde güçlü ve parlak bir ışık ağı örmek için biraraya getiriyoruz.

Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başlayanlar, dolunay seremonimize nasıl katılacaklarını öğrenmek için lütfen “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyun.

Gündönümü 21 Aralık’ta. Haydi beraberce bu mevsim değişimini kutlayalım. Kış gündönümünü, Kuzey Yarıküre’ye ışığın dönüşünü ve Güney Yarıküre’ye yazın dönüşünü kutluyoruz.

Gündönümünde, yaşadığınız yerdeki elementlerle bağlantı kurmak için bir meditasyon ya da yolculuk yapmanızı rica ediyorum. Toprak, hava, su ve güneşle bağlantı kurun. Sağladıkları enerji ve yaşam için teşekkür edin. Yeryüzünün geçmekte olduğu bu değişim zamanında nasıl bir hizmette bulunabileceğinizi sorun.

Duaları ve hayırdualarını, Dönüşüm Haberlerinde paylaştığım uygulamalarla çalışan küresel topluluğumuzdaki binlerce okuyucu adına içeride ya da dışarıda bir sunağa bırakın. Haydi bir dua kabı yaratalım ve çemberimizin sağlığı ve yaşamını besleyelim.

Yeni yıla ve şifa, büyüme ve evrim için yeni fırsatlara doğru hızla ilerlerken, Dönüşüm Haberleri’ni dünyanın dört bir yanındaki okuyucularla paylaşmaya yardımcı olanlara da teşekkür etmek istiyorum.

Bu sitenin webmasterı olan Sylvia Edwards’a teşekkürlerimizi sunalım. Son derece cömert bir ruha sahip ve Dönüşüm Haberleri’nin ulaşılabilirliği sağlamaya katkısı çok büyük. Sylvia sana hayırdualarımızı yolluyor ve hayatın sunabileceği en güzel şeyleri diliyoruz!

Ve Dönüşüm Haberleri’nde yazdığım tüm sözcükleri tercüme etmenin ne denli bir çalışma olduğunu hayal edin. Lütfen hep birlikte, tercümeleri hazırlamak için zamanlarını cömertçe verenlere şükranlarımızı sunalım, hayırdualarımızı ve sevgi ve ışığımızı gönderelim:

Katalin Abrudan – Macarca
Lena Anderheim – İsveççe
Nello Ceccon – Italyanca
Ines Fermoso – Ispanyolca
Sofia Frazoa – Portekizce
Dorota Goczal – Lehçe
Els de Graaff-van Meeteren – Flemenkçe
Eleni Evangelinou and Rallou Gromitsari – Yunanca
Annie Idrissi – Fransızca
Miriam Kisssova and Jan Lenc – Slovakça
Irina Osechinsky – Rusça
Eva Ruprechtsberger – Almanca
Tea Thum – Fince
Simin Uysal – Türkçe

Yaşamlarımızda ve çevremizdeki dünyada üstel değişimler yaratan spiritüel çalışmamızı beraberce derinleştirirken, topluluğumuzdaki herkese hayırduaları göndermek, şükranlarımzı sunmak ve sevgi ve ışığımızı yaymak için biraraya geliyoruz.

Hepinize sevinçli bir gündönümü dileriz!

 

Transmutation News – November 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Kasım 2013

Spiritüel bir yolu izlemek her zaman kolay değildir. İşin aslı, gerçekten spiritüel bir yolda olduğumuz zaman kişiliğimiz veya egomuzun değil ruhun etkisiyle hareket ederiz.

Fakat kişilik, ego ve beden sahibi olan insanlarız. Ve bu veçhelerimiz bizi, hem büyük sevinç hem de acı çekme hallerini deneyimlemeye yönlendirir. Zira dünyayı egonun gözlerinden gördüğümüzde dünya pek de iyi görünmez. Çevremizdeki yaşam dağılıyor. İklim öyle büyük bir biçimde değişiyor ki, yeryüzünde yalnızca insanları değil tüm yaşamı etkileyen büyük değişimleri izliyoruz. Siyasi ve ekonomik arenalarda neler olduğu ise belli, anlatmaya gerek yok. Ve insanların birbirlerine ve diğer tüm yaşama karşı şiddet içeren davranışlarının sürmesi, görmeye devam etmek istediğimiz bir şey değil.

Sonra spiritüel çalışmamızı yapıyoruz. Ve ruhla olan bağlantıyı kurduğumuzda dualite arenasınnı terk ediyor ve birliğin olduğu yere geçiyoruz. Bu ilahi ışık ve sevginin olduğu yerden herşey farklı görünüyor. Çünkü ruhun alanında yargılama veya kusur bulunmaz. Olan olduğu şeydir ve ruh büyüme ve evrime yönelen değişimleri kabul eder.

Paradoks da işte burada. Seller, susuzluk, tayfunlar, savaş, şiddet gibi şeylerdeki ilahiliği nasıl görebiliriz? Ve yalnızca oturduğumuz yerden, herşey zaten ilahi mükemmelliğinde olduğu için hiçbirşeyi umursamaya, endişelenmeye veya herhangi bir eylemde bulunmaya gerek yok mu diyeceğiz? Bunun cevabı hayır.

İnsanlar, üzerinde yaşadığımız beden olan yeryüzünü gözetmiyorlar. Kendi bedeninizi düşünün. Eğer ona toksinleri vermeyi sürdürürseniz, sağlığınız bir noktada bozulacaktır. Sağlık bozulduğunda eylemde bulunmak ve fiziksel bedeninize nasıl baktığınız ile ilgili değişiklikler yapmak önemlidir. Sağlığınızı desteklemek için zihinsel durumlarınız ve duygularınızla nasıl çalışmanız gerektiğinizi öğrenmelisiniz. Ve pek çok insan, sağlık ve esenliklerini desteklemek için yaşamlarına kattıkları spiritüel uygulamaları büyük ölçüde şifalandırıcı buluyor. Beden, zihin ve ruhu gözetmek, uyumlu bir yaşamı yaratmada hep birlikte işe yarar. Uyumsuzluk hastalığı yaratır.

Yaşarken gördüğümüz şey ise hem kendimize hem de bize yaşam veren toprak, hava, su ve güneşi gözetmememizin sonuçları. Maddi düzeyde daha fazlasına sahip olma arzusu gibi kişisel sorunlar üzerinde çalışmamak uyumsuzluğu yarattı. Zihinsel durumlarıyla çalışmamak, insanlarda güce olan açlığa ve böylelikle çocuklara, kadınlara, erkeklere ve tüm yaşama karşı şiddet kullanılmasına yol açtı.

Ormanlara ve cangıllara giriyor ve milyonlarca ağacı onları onurlandırmadan ve yaşam ağını ve bu ağaçların yaşamının gezegenin sağlığına nasıl katkı yaptığını düşünmeden kesiyoruz. “Para” adına bir canlı türünün tüm örneklerini öldürüyor ve bunu yaparken onların güzelliğini ve onurunu lekelemekle kalmıyor, aynı zamanda yaşam ağının sağlığına nasıl katkı sağladıklarını da görmüyoruz. Ve bu liste uzayıp gidiyor.

Kesinlikle bu yazıları okuyan kimsenin moralini bozmaya çalışmıyorum. Dönüşüm Haberleri’nin her bir sayısındaki niyetimin spirtiüel çalışmamızı sürdürmek için ilham vermek olduğunu biliyorsunuz.

Söylemeye çalıştığım, yalnızca insan ırkının ruhla hareket etmediği. Umutsuzluğa kapılabilsek de, şimdi hepimizin kendi bilincimizi ve algılarımızı değiştirmek için spiritüel çalışmamızı yapmamızın zamanıdır. Hem yeryüzü hem de tüm yaşamı şifalandırmaya yönelik üstel değişimi yaratabilmek için şimdi küresel bir topluluk olarak birlik olmanın zamanı.

Ve yeryüzünün evrildiği ve aynen zamanın başlangıcından beridir olduğu gibi, yeryüzünün çehresinin değiştiği gerçeğine de teslim olmamızın da zamanıdır.

Yeryüzünün ve iklimin sağlığına eylemlerimizle nasıl katkıda bulunduğumuzla ilgili olarak davranışlarımızı da incelememiz gerekli. Yapmanız gereken basit değişiklikler nelerdir?

Spiritüel bir yolda olan ne kadar çok insanın atıklarını dönüştürme konusunda bile birşey yapmaya çalışmamaları beni kesinlikle hayret içinde bırakıyor. Gezegeni ve çevreyi onurlandırmaya ve gözetmeye başlamak için bulunabileceğimiz basit eylemler mevcut.

Kollektifi beslediğimiz sözcükler ve düşünceleri izleme çalışmamıza devam etmemiz gerekiyor. Bu çalışmayı beraberce yıllardır yapıyoruz. Buna devam etmemiz gerek. Buna ek olarak, duygularımızın ardında kollektife ve kendimize gönderdiğimiz enerjiler konusunda da dikkatli ve özenli olmalıyız. Beslediğimiz büyür.

İlahi ışığımızı deneyimlemeyi ve yaşamdaki güzelliği algılamayı sürdürmeliyiz. Dünyadaki olaylar bizi tasalandırıyor diye bu uygulamayı bırakamayız. Sonuca bağımlı kalarak yapılan spiritüel çalışma, spiritüel çalışma DEĞİLDİR. Sonuçlara bağımlı olduğumuzda bu ruhun değil egonun çalışması olur.

İçinde yaşamayı istediğimiz dünyayı yaratmak için düşleme/rüya görme çalışmamıza devam etmek zorundayız. Zira zamanın başlangıcından beri anlaşılır ve bilinir ki herşeyin başlangıcı, fiziksel alemde ortaya çıkmadan önce, görünmez alemdedir.

Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başlayanlar için, tüm bu materyal Yeryüzü için Şifa (Medicine for the Earth), Toksik Düşünceleri Nasıl Şifalandırmalı (How to Heal Toxic Thoughts), ve Şamanın Araç Takımı (The Shaman’s Toolkit) adlı kitaplarımda yazılı. Küresel bir topluluk olarak, Dönüşüm Haberlerinde yazılan uygulamalarla, yıllardır çalışmaktayız.

Realitenin dokusunda artık yaşamı desteklemeyen pek çok şey gitgide çözünürken, oluşan güzel yeni örgüleri fark etmek de önemli. Yeni düşünme biçimleri ve yeni algılarla, milyonlarca insan yeni bilinç düzeylerine doğru değişiyor. Gerçekleşen olumlu değişimler var.

Yalnızca medyanın sunduğu “kötü haberler” ile beslenmek yerine, etrafınıza bakın ve topluluğunuz içinde gerçekleşen olumlu değişimleri görün.

Medyanın duyurduğu dünya haberleriyle boğuluyoruz. Dünyada olan pek çok olay da medyada duyurulmuyor. Ve geçmiş zamanlarda insanlar dünyanın pek çok yerinde olup bitenlerden haberdar değildi. Bu kadar çok bilgi bizi boğuyor.

Tüm yaşam için deneyimlemek istediğiniz şeyi beslemek için spiritüel çalışmanızı odaklamanızı sağlayacak basit uygulamalar bulun. Bilinçli birer pozitif değişim yaratıcısı olun. Duygusal ve zihinsel durumlarınız üzerinde çalıişın. “Simya” sözcüğünün anlamının içerideki yoğun karanlıkla ve ondan geçerek çalışmak olduğunu hatırlayın.

Acınızı, hayal kırıklığınızı ve ümitsizliğinizin düzeylerini deneyimleyin ve bunları detaylıca ele alın. Dünyada varlık gösterin ve çalışmanızı yapın ki sevgi ve ışık için bir araç olmaya doğru daha fazla genişleyin.

Fiziksel dünyada meydana gelenlere ait resmin tamamı şu anda egomuz ve kişiliğimizin kapsayabileceğinden çok daha büyük. Ve aynı anda da, görünmez alemlerde oluşan ve oradan yayılan BÜYÜK MİKTARDA IŞIK da var.

Spiritüel çalışmanızın sonuçlarını hemen görme ihtiyacınızı salıverin. Hem kendi bedenlerimizin hem de yeryüzünün bedeninin yıpranmasına izin verdiğimiz için bizler de sorunun birer parçası olduk. Haydi hem kendi sağlığımızı hem de yeryüzünün ve tüm yaşamın sağlığını gözeterek ve besleyerek, çözümün bir parçası olalım.

Zaman vazgeçme zamanı değil. Zaman, sağlam durma ve Yeryüzü için Şifa çalışmasının öğeleri olan niyet + sevgi + birlik + uyum + konsantrasyon +odaklanma + imajinasyon = dönüşüm, değişim ve tüm yaşam için yaşanması iyi olan bir dünya yaratma zamanı.

Zorluklar yaşamakta olan insan veya diğer yaşam formları için acıma duygusuna yönelmeyin. Bunu yaparak onlara yalnızca zayıflık yansıtırsınız. Onları ilahi mükemmelliklerinde görerek, güç ve dayanıklılık yansıtın.

Dolunay 17 Kasım’da. Haydi egomuzu ve kişiliğimizi kenara bırakarak ilahi ışık ve sevgimizin yayılması için gereken hazırlık çalışmamızı gerçekten yapalım. O ışık ve sevgiyi yeryüzünün içine ve dört bir yanına yayalım. Yeryüzünün dört bir yanında güçlü bir ışık ağı yaratmak için küresel topluluğumuzun ışığıyla birleşelim.

Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başlayanlar lütfen “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyun.

Yakın zamanda, Spirituality and Health (Spiritüellik ve Sağlık) Dergisi’nin Kasım/Aralık sayısında 2013 yılının ilk 10 Spiritüel Kahramanı’ndan biri olarak onurlandırıldım. Onurlandırılan diğerleri India Arie, Adyashanti, Paige Elenson, Chief Oren Lyons, Rahibe Simone Campbell, Stacey Kennealy, Pema Chodrin, Robert Peng ve Başpiskopos Desmond Tutu.

Bununla ilgili olarak beni en fazla duygulandıran şey, bu listeye dahil edilme kararının Yeryüzü için Şifa çalışmasına dayanıyor olması. Gezegen için yapılan spiritüel uygulamaların onurlandırılıyor olduğunu görmek harika. Gezegenin şifalanmasına yardımcı olmak için şu anda çok büyük potansiyelimiz var. Haydi üstel değişimler yaratan güçlü bir spiritüel topluluk olarak, tüm yaşama olan sevgimizle beraberce çalışırken hızla ilerlemeye devam edelim!!

Spirituality and Health dergisindeki makaleye şu adresten ulaşabillirsiniz http://spiritualityhealth.com/articles/spiritual-heroes-2013-qa-sandra-ingerman

 

Transmutation News – October 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Ekim 2013

Eylül Dönüşüm Haberleri için verdiğimiz ilk linkle ilgili yaşanan güçlüğe göstermiş olduğunuz sabırdan dolayı teşekkür ederim..Sylvia Edwards doğru linki yeniden yolladı. Umarım Eylül ayında yazdıklarımı okumuşsunuzdur, zira üzerinde çalışmak için önemli öğretiler içerdiğini hissediyorum.

Son birkaç ayın yazıları oldukça zengin ve yaşamınıza entegre etmeniz için öğretiler ve uygulamalarla doluydu. Yıllar önce yazdığım gibi, Dönüşüm Haberleri’ni yazmada dalgalı bir seyir içindeyim. Bazen yazacak hiçbir şeyim kalmadığını hissediyorum. Bazen belirli öğretileri tekrar ediyorum. Sonra, sessiz periyotlarıın ardından, paylaşmak için tutku duyduğum yeni öğretiler ortaya çıkıyor.

Son birkaç ayda yazdıklarımın hazmetmek için pek çok şey içerdiğini hissediyorum. Lütfen son birkaç sayıyı yeniden okumaya zaman ayırın ve paylaştığım öğretilerden hangilerinin kalbinize ve ruhunuza hitap ettiği üzerine derinlemesine düşünün. Lütfen size uyan yeni öğretiler ve uygulamaları günlük yaşamınıza entegre ettiğinizden emin olun ki sonuçta yaşam kalitenizin iyileştiğini hissedebilesiniz. Bilinciniz değiştikçe bu tüm yaşam ağına dokunur ve yaşam ağı boyunca yankılanır.

Yıllar boyunca, doğada yürüyüş yaparken almış olduğum ilhamlar, öğretiler ve şifa hakkında yazdım. Santa Fe şehir merkezinin birkaç kilometre dışında yaşıyorum. Evimin aşağısında, iki yöne doğru millerce uzanan kuru bir nehir yatağı var. Santa Fe’de arazinizi çitle çevirmek, isteyen herkesin tüm nehir yatağı boyunca yürüyebilmesi için, yasak.

Yaşadığım yerde pek çok ev olmasına rağmen, kuru nehir yatağına girip yürümeye başladığınızda çevredeki evleri göremezsiniz. Doğaya kolayca gidebileceğiniz ve sizi çevreleyen kalabalığın farkına varmayacağınız bir yerde yaşamak gerçekten büyük bir armağan.

Bu kurumuş nehir yatağında, evimde oturduğum onsekiz yıldır yürüyüş yapıyorum. Bazen burada yalnızca egzersiz yapmak amacıyla, zihnimi serbest bırakarak, koşu yapıyorum. Ve burada yaşayan bitki ve ağaçların zenginliğiyle gerçekten bağlantı kurarak yavaşça yürüdüğüm zamanlar da oluyor. Kuru nehir yatağını çevreleyen ardıç, çam ve kavak ağaçları var. Bu ağaçların pek çoğunu tanıdım ve yıllar boyunca bazılarıyla öylesine derinden bağlantı kurdum ki, artık onları gerçekten dostum olarak adlandırıyorum. Bazen hava durgun ve sessizken bile, belirli ağaçlara yaklaştığımda beni selamlarcasına yaprakları hareket ediyor.

Yaşlı ve muhteşem bir çam ağacı var ve soğuk, sıcak, rüzgar ve elbette kuraklık gibi aşırı uç iklim değişimlerinde bile büyümeye devam ediyor. Ağacın yanına yaşlılar için konmuş bir de bank var ve üzerinde “yaşlılar için” yazılı minderleri de var. Bu ağaç, çevre sakinlerinden oldukça fazla sevgi ve saygı görüyor.

Bazı ağaçlar için endişeleniyorum. Onların biraz zorluk çektiklerini görebiliyorum. Onlara zorluk ve hastalık yansıtmamak için çalışmamı yapıyorum. Onları ilahi ışıkları içinde görüyorum ve genellikle gövdelerine dokunuyorum, kabuklarını derinden hissediyorum ve sevgi ve ışık yayıyorum. Ve nehir yatağında son derece odaklanmış durumda yürüdüğüm ve bu sırada tüm ağaçları ilahi ışıkları içinde algıladığım zamanlar da oluyor.

Duygusal veya fiziksel olarak iyi hissetmediğim ve ağaçlardan beni kutsallığım içinde görmelerini istediğim zamanlar da oluyor. Doğa akıllıdır ve bizi tanır. Bununla ilgili olarak daha önce yazmıştım.

Sorularım veya endişelerimle nehir yatağında yürürken, doğanın bana işaretler göstermeyi sürdürdüğünü fark ediyorum. İşaretlerle/yoralarla çalışmayı seviyorum zira bu evren tarafından daima bize ne kadar destek verildiğini deneyimlemenin bir yolu. Evren, yardımcı ruhlar ve doğanın kendisi, bize daima yaşamdaki yolumuzu aydınlatan işaret levhaları sağlar.

Duyularınızı canlandırma konusunda Eylül sayısında yazdıklarımı uyguladıkça size gösterilen yora ve işaretlerlerin farkına daha çok varacaksınız.

Bu sitenin ana sayfasında “Yoralarla Nasıl Çalışılmalı” başlıklı makalemi bulabilirsiniz. Eğer bu çalışmayı yaşamınıza katarsanız yaşamın sihrini yeniden hatırlayacağınıza size söz veriyorum.

Özellikle zor zamanlardan geçerken rehberlik için nehir yatağında dua ederek ve ağlayarak yardım isteyerek yürüdüğüm zamanlar da oldu. Ve daima evrenin beni dinlediğini ve bana yardım gönderdiğini gösteren olağan dışı işaretler alırım.

Böyle olağan dışı işaretler aldığım iki olayı sizinle paylaşmak istedim.

Uzun yıllar önce, spiritüel topluluğum aracılığıyla bağlantıda olduğum biri ile güçlükler yaşıyordum. Bu güçlüğe odaklanarak yürüyüş bandının üzerinde yürüyordum. Bana nehir yatağında yürümemi ve orada bir işaret göreceğimi söyleyen çok net bir mesaj işittim.

Bunun üzerine yürüme bandını durdurdum, kumda yürüyüş yapmaya uygun bir çift ayakkabı giydim ve yürümeye başladım. Yaklaşık 10 dakika yürüdükten sonra, bir şahin ağaçların arasından bana doğru uçtu ve kanadıyla başıma vurdu. Sonra, onun hemen arkasında uçan bir sinekkuşu aniden aşağıya doğru uçtu ve o da kanadıyla başıma vurdu. Daha sonra ikisi birden yanyana aynı dala kondular ve bana sonsuzluk gibi gelen bir süre içinde bana bakmaya başladılar. Dakikalar sonra yeniden yürümeye başlayıncaya dek hiçbirimiz kıpırdamadık. Bir şahin ve sinekkuşunun aynı dala yanyana konduğunu ve hareket etmediklerini hayal edebiliyor musunuz? İnanılmazdı.

Verilmiş mesajı anlamam bayağı zaman aldı. Yora ve işaretleri yorumlamak her zaman kolay olmuyor. Fakat zaman içinde mesajı anladım. Şahin ve sinekkuşunun ortaya çıkışları olağanın ötesinde olduğu için zaman zaman kendimi bu yürüyüş hakkında düşünürken bulurum.

İki yıl önce, o zaman 97 yaşında olan babamın bakımıyla ilgili gerçekten büyük güçlükler yaşıyordum. Duygusal olarak yapabileceğimin ötesinde hissettiğim kararlar almak zorundaydım. Bakımevi beni bazı düzeylerde destekliyordu. Fakat karşı karşıya olduğum belirli kararları veremezlerdi.

Bir gün nehir yatağına gittim. Ağlıyor ve yardım ve bir işaret için dua ediyordum. Nehir yatağına gittiğim o gün, soğuk ve yağmurlu bir Ekim günüydü.

Eve döndüğüm sırada yürüyüş botlarımın üzerine bir yılan yavrusu tırmandı. Gördüğüm şeye inanamadım. Dikkatim o denli dağılmıştı ki düzgün düşünemiyordum. Bir solucan ya da diğer bir doğa varlığı olup olmadığını anlamak için eğildim. Bir yılandı. Ekim ayı kesinlikle yılanların doğduğu bir ay değildir. Ve bir yılan, soğuk ve yağmurlu bir günde dışarı çıkmaz. Ama kanlı canlı oradaydı. Bunu inkar edemezdim.

Bu yora, benim için bir şeyin değiştiği ve dönüştüğü anlamına geliyordu. Bunu ölüm/yeniden doğuş için gerçek bir işaret olarak almıştım. Babam gerçekten de ben bu işareti aldıktan kısa bir süre sonra inanılmaz bir huzur içinde öldü. Tüm ailem için bir yeniden doğuş ve dönüşüm olmuştu.

Nehir yatağındaki yürüyüşlerimin bana getirdiği armağanlar hakkında derinlemesine düşündüğümde, bu yerin ruhuyla sürdürdüğüm düzenli ilişkinin bana yaşam yolculuğumda yardımcı olan pek çok işaret sağladığını güçlü bir biçimde hissediyorum. Aynı yolda yalnızca düzenli olarak yürümekle kalmayıp, ayrıca her zaman bu alanda canlı olan herşeye saygı içinde ve onları onurlandırarak yürürüm.

Dünyalar arasındaki perdeyi kaldıran derin ve güçlü bir alan yaratan şeyin buradaki doğa varlıklarıyla geliştirdiğim ilişki olduğuna inanıyorum. Görünmez alemlerin yardımı bana rehberlik için ulaşabiliyor ve ne kadar sevildiğimi ve desteklendiğimi bilmemi sağlıyor.

Her zaman kapıdan çıkıp doğanın içinde millerce yürüyebileceğim bir yerde yaşamadım. Brooklyn’de büyüdüm ve her gün evimin dışındaki ağaca şarkı söylerdim. Onunla her gün konuşurdum. Ve ağacın da benimle iletişim kurduğunu hissederdim.

Ayrıca, doğada en sevdiğim yürüyüş yollarının olduğu, karşılıklı sevgi ve destek duygusu yaşadığım doğa varlıklarıyla güçlü bir ilişki geliştirdiğim San Francisco’da da yaşadım.

Anlatmaya çalıştığım şey, nerede yaşarsanız yaşayın, ister şehir ister kırsal bir çevrede, doğayla karşılıklı destekleyici bir ilişki geliştirebilirsiniz. Yaşadığınız yerde yürüyüş yapabileceğiniz parklar vardır. Her gün sevginizi yayabileceğiniz bir ağaç ya da bitki de olabilir. Onurlandırmaya devam edebileceğiniz, üzerinizde gök, altınızda toprak var. Gündelik yaşamınıza devam ederken toprak, hava, su ve güneş olarak adlandırdığımız varlıkları onurlandırabilirsiniz. Nerede yaşadığınız farketmez.

Doğa size cevap verecektir. Yaşamınız değişecek. Yolunuzu aydınlatmaları ve her şeyin içinde yaşayan ruh tarafından fark edildiğinizi, desteklendiğinizi ve sevildiğinizi bildirmek için size verilen işaretleri fark ettikçe evrenle ilişkiniz değişecek. En önemlisi, doğayla olan ilişkiniz ruhunuzu dolduracak.

Nehir yatağındaki yürüyüşlerimde ve evren bana bir işaret vermeye çalıştığı zamanlarda diğer yerlerde yaptığım doğa yürüyüşlerinde şahin, yılan ve sinekkuşu beni sıkça ziyaret ederler. Sizi kim ziyaret ediyor? Rüzgar bana bazı güçlü mesajlar getirir ve yaşamımda rehberliğe ihtiyaç duyduğumda rüzgar ve meltemlerle taşınan mesajlara güvenirim.

Bir park, doğada bir yer bulun ve her gün doğayla bağlantı kurun. Doğayla bir ilişki geliştirirken, evrenin sorularınızı, güçlüklerinizi ve dualarınızı nasıl yanıtladığını fark edin.

Dolunay 18 Ekim’de. Ayla olan ilişkinizi derinleştirerek yazdıklarımı kendinize katabilirsiniz. Ay sizi tanır. Ayı onurlandırın, dışarı çıkın ve aya şarkı söyleyin ve döngülerinizin ayın döngülerinden nasıl etkilendiğini ve onlara uyum sağladığını öğrenin.

2000 yılından bu yana her ay tekrarladığımız İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratma seremonimize ayın nasıl katıldığını farkedin. Kutsal alan yaratmak için çalışmanızı yapın ve yükselmiş bilince geçerek küresel topluluğumuzdakilere katılın. Görünüşünüzün ötesinde kim olduğunuzu – saf ruh, saf ışık – deneyimleyin. Ve o ışığı yeryüzünün tamamına ve içine yayın.

Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başladıysanız, dolunay seremonimizin detayları için lütfen “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Yaratmak” başlıklı yazıyı okuyun.

 

Transmutation News – September 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Eylül, 2013

Spiritüel uygulamamızda çalıştığımız görünmeyen, gizli alemler ve formsuz enerjilerle bağlantımızı derinleştirirken keşfedecek çok şeyimiz var.

Geçen ay yazdığım gibi, görünmeyen alemlerle bağlantıya geçerken genellikle metotların içinde kayboluyor ve yüzeyin ötesinde olanları kaçırıyoruz.

Genellikle spiritüel çalışmamızı nasıl yapacağımızı söyleyen yönergeleri izlemeye çalışıyor ve yönergelerin bize yalnızca girriş kapısını gösterdiğini unutuyoruz. Fakat bir noktada kapıdan geçmek ve görünmeyenin gerçek derinliğine doğru gitmek için metotları ve yönergeleri bırakmalıyız. Zira “yönergeler” bizi yüzeyde tutabilir ve ruh dünyasının güzelliğini gerçekten keşfetmemizi sınırlayabilir. Yönergeler ve öğrenme metotları yolculuğa başlamada bize yardımcı olabilir. Hepimiz bir yerden başlamak zorundayız. Ancak bir noktada kurslarda ve kitaplardan okuyarak öğrendiklerimizi bırakmanın ve kendi yolumuzu bulmanın zamanı gelir.

Yaşadığımız dünyanın bir parçası olan duyusal uyaranlara o denli maruz kalıyoruz ki ruhun, yardımcı ruhların ve doğanın, sözcüklerin ötesinde olan fakat ruhumuzun derinliklerine dokunan iletişim yollarıyla bizi bilgilendirebileceği sessiz alanı bulmak zor. Ruhun gizemlerini yüzeyde kalarak veya rasyonel düzeyden anlayamayız.

Yıllardır sizleri kendi yaradılış öykünüzle çalışmanız ve yaratıcınızla tanışmanız için cesaretlendiriyorum. Ve Dönüşüm Haberleri’nin Ağustos sayısında da sizden yaradılışın gerisindeki enerjiyi deneyimlemenizi istedim.

Yaradılışın gerisinde rasyonel olarak anlayamayacağımzı ve sözlerin ötesinde bir enerji vardır. Sözcükleri bırakmak ve öykünün gerisindeki anlamı deneyimlemek bize, ruhumuzun derinliğine seslenen bir iletimi alma olanağı verir.

Doğada yürüyüş yaptığımızda ve elementlerin ruhuyla ve diğer doğa varlıklarıyla konuştuğumuzda, gerçek bilgelik rasyonel anlayışın ötesindeki bir iletimle gelir. Bu enerjik iletim, büyümemize katkıda bulunan, doğuştan sahip olduğumuz bir bilişe dokunur.

Aynısı şamanik yolculuk uygulaması yapanlarınız için de geçerli. Yardımcı ruhlarımızın bize ilettiği görsel ve işitsel mesajlara takılıp kalıyoruz. Genellikle bizimle paylaşmaya çalıştıkları daha derin anlamları aramayı bırakıyoruz.

İnisiyasyonun amacı, ruhun derinliğinin ışıması için egonun ve kişiliğin yüzeyini kazımaktır.

Dönüşüm Haberleri Ağustos sayısının duyurular bölümünde Sparrow Hart’ın yazmış olduğu “Rüyalar ve Yusufçuk’a Dair” adlı yazının bağlantısını paylaşmıştım.

Sparrow Hart, yazısında, yusufçukların 16,000 merceği olan iki çift göze sahip olduklarını nasıl öğrendiğini paylaşıyordu. Sparrow Hart, yusufçukların bizim aklımızın almayacağı ve anlayamayacağımız bir evrende yaşadıkları hakkında düşüncelerini anlatıyordu. Bu bende derin bir düşünce sürecini tetikledi.

İnssanlar olarak içsel ve dışsal duyulara sahibiz. Fakat, batı dünyasında, duyularımızın derinliğini kullanmıyoruz.

Modern dünyada yaşarken duyularımızı nasıl körelttiğimiz üzerine derinlemesine düşünmeye başladım. Havası kirli, ağırlaşmış yerlerde yaşıyor ve çalışıyoruz. Pek çok insan, havanın kokusunu gizlemek için yapay kokulu spreyler ve mumlar kullanıyor.

Gün boyunca elektronik araçlarımızla müzik dinliyoruz. Pek çoğumuz dışsal gürültüyle öylesine çevrilmiş biçimde yaşıyor ki ne kuşların şakımalarını ne de hafif meltemlerin, güçlü rüzgarların ya da yağmurun sesini duyamıyoruz.

Bir ağacın şarkı söylediğini en son ne zaman duymuştunuz? Ağaçlar şarkı söyler ve eğer “görünmez kulaklarınızı” açarsanız onları duyabilirsiniz.

Ve pek çoğumuz bedenlerimizle bağlantısı yok ve çevremizdeki her şeyle tümüyle temas etmek için kendimize izin vermiyoruz.

Yiyeceklerimizin tadını pek çok yapay aroma ve tatlandırıcılarla maskeliyoruz, toprağın bize armağan ettiği taze lezzetlerin artık zevkine varamıyoruz.

Kendimizi genellikle öyle çok maddi eşyayla çevreliyoruz ki duyularımız aşırı yükleniyor ve doğal dünyanın güzelliklerini içeri alamıyoruz.

Bir arkadaşım bana Avustralya kırsalında çıktığı bir nehir gezisinin nasıl geçtiğini anlattı. Teknedeki rehberleri, turistlere ileride üzerinde yılan olan bir ağacı göstermeye çalışmış. Teknedekiler, rehberin işaret ettiği ağacı bile görememişler. Yakınlaştıklarında herkes ağacı ve yılanı görebilmiş ve rehberin bu denli uzağı görebilmesinden hayrete düşmüşler. Belli ki rehberin duyuları, doğal dünyada yaşaması nedeniyle canlıydı. Algı ve farkındalığımızı genişletme yeteneğimizi kayıp mı ettik? Pratikle bu yeteneği geri kazanabiliriz.

Bunların hepsi, yaşamın bize sunduklarının çoğunu kaçırdığımızı anlatmak için. Bize armağan edilmiş duyuları gerçekten kullanmadığımız sürece yaşamın güzelliklerini algılayamaz ve doğayla bağlantı kuramayız.

Çevremizi saran dünyanın gücü ve güzelliği ile iletişim kurabilmek için duyularımızı yeniden tümüyle canlandırmamız gerek. Ve ancak bundan sonra herşeyin içinde yaşayan güzelliği anlayabiliriz.


Ayrıca olağan dışı duyularımız da var. İçsel duyularımızı kullanmak yoluyla şamanik, psişik ve sezgisel bilişimizle bağlantıya geçebiliriz. Fakat burada yine pek çoğumuzun kendi psişik duyularıyla çalışmayı bıraktığımızı görüyorum.

Deprem ve diğer doğal felaketlerden önce hayvanların davranışlarında belirgin farklılıklar oluşur. Tayland’daki yıkıcı gelgit dalgası sırasında hayvanlar, daha dalga insanlar tarafından görülmeden önce daha güvenli olan yüksek yerlere kaçtılar.

Boa yılanı olan bir arkadaşım var ve yılan, depremden önce tedirgin oluyor. Aynı davranış kuşlarda, köpeklerde, kedilerde ve diğer hayvanlarda da görülebilir. Çoğu insan, psişik duyularını hayvanların aldığı mesajları alamayacak düzeyde köreltmiş. Diğer doğa varlıklarının, çevrede oluşan değişiklikleri algılamaya yetecek düzeyde keskinleşmiş duyuları var.

Şamanik yolculuk eğitimi verirken yaşadığım en büyük hüsran, insanların yolculuklarını adeta bir film veya televizyon seyreder gibi “görmeye” odaklanmaları. İnsanların bütün olağan dışı duyularının derinliğini deneyimlemelerini sağlamak benim için zor olmuştur. Zira ruhlar yalnızca bize imajlar göstermek yoluyla iletişim kurmazlar.

Şamanik yolculuk, pek çoklarının bugün uyguladıkları gibi, beden dışı bir deneyim değildir. Şaman, bilinç durumunu değiştirerek, görünen ve görünmeyen alemler arasındaki perdeyi kaldırır ve gerçekliğin farklı bir boyutuna adım atar. Şamanın, duyuları bu dünyada aktif haldedir. Bir şaman bizim günlük yaşamımızda yaptığımız gibi görür, duyar, hisseder, koku ve tat alır. Şaman, yardımcı ruhlarına gider ve onlarla bizim gündelik yaşamlarımızda diğerleriyle kurduğumuz gibi ilişki kurar.

Günlük yaşamlarımızı yaşarken, çevremizdeki zengin ve sihirli dünyayı algılamak için olağan dışı duyularımızı açabiliriz. İş yerimize yürürken rüzgarla gelen bir mesajı duyabiliriz. Olağan duyularımız aşırı yüklü olmadığında kendimizi, rehberliğin veya bilgeliğin gerçeğini iliklerimizde hissettiğimiz içsel bilişlerle bağlantı içinde buluruz.

İçsel ve dışsal duyularıyla, doğa varlıkları, , içimizde ve dışımızdaki yeryüzüyle nasıl bağlantı kuracağımız konusunda bizim için büyük öğretmenlerdir. Bunu yaptığımızda, yaşamlarımızda olan herşeye dair algımızın da değiştiğini görürüz. Yaşam daha derin bir anlam kazanır ve yaşamın sunduklarındaki güzelliği görmeye başlar ve bir beden içinde olmanın değerini anlarız.

Çoğu insan bedenleriyle bağlantı içinde olmak istemiyor. Belki geçmiş bir travma ya da hastalık gibi çeşitli nedenlerden dolayı beden içinde olmak sevinç dolu bir deneyimden ziyade bir acı kaynağı. Ve pek çoğumuz doğadan kopuk olduğumuz gibi bedenlerimizden de kopuğuz. Zira gerçekten doğada olmak bizi hemen bir beden içinde olmanın güzelliği ile yeniden bağlantıya geçirir.

Bedenlerimizi onurlandırmanın ve onu reddetmemenin veya yargılamamanın zamanı. Doğanın bize sunduklarını görmenin, duymanın, hissetmenin, tatlarını ve kokularını almak için kendimize izin vermenin zamanı. Ve ancak bundan sonra şu anda çoğumuzun ancak hayal edebildiği bir evrende yaşabiliriz.

Algımızı keskinleştirmeyi öğrenirken kendimizi açabileceğimiz pek çok farkındalık düzeyi mevcut.

Dolunay 19 Eylül’de. İlahi ışığınızı deneyimlemek için kendi giriş kapınızı bulun. Ve geçen ay yazdığım gibi, yüzeyden derine inerek ışıktan bir varlık olduğunuzu yalnıza bilmek değil tümüyle deneyimlemek için gereken hazırlık çalışmasını gerçekleştirin. Bunu deneyimlediğiniz esnada titreşiminiz değişmeli ve bilinciniz yükselmeli.

Bu yükselmiş bilinç ve titreşim düzeyinde ışığınızın, ışık ağıyla bir olduğunu deneyimleyin. Hepimizin yaydığı ışıkla saf bir birlik halini deneyimleyin.

Eğer Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başladıysanız, dolunay seremonimizin detayları için lütfen “İnsanlardan Oluşan bir Işık Ağı Yaratmak” başlıklı yazıyı okuyun.

Gün dönümü 22 Eylül’de. Tekrar yeni bir mevsimi karşıladığımıza inanamıyorum!

Kuzey yarıkürede yaşayanlarımız için, görünen ve görünmeyen duyularımızın gerçek derinliğini deneyimlediğimiz bir hayatı yaşamamıza hizmet etmeyen alışkanlıklarımızı bırakmakla ilgili derinlemesine düşünmek için ne mükemmel bir zaman. Bundan ödün vermeme seçimini yaparak canlılığımızı tümüyle geri getirmek ve daha geniş ve daha derin bir algı anlayışını deneyimlemek için harika bir zaman. Daha derinlere dalmak ve bizi yaşamın yüzeyinde tutan yapay işlev görme yollarını bırakmak için harika bir zaman. Bize ve gezegene artık hizmet etmeyen yaşama ve çalışma biçimlerini bırakırken yeniden doğuşa da açılırız. Yeni bir yaşam biçimine açılırız.

Güney yarıkürede yaşayanlarınız için yukarıda yazdıklarımın vizyonunu taşıyan tohumları ekmek için ne kadar bereketli bir zaman.

Herkes için sevinç dolu, canlı ve ışıltılı bir gün dönümü diliyorum!

 

Transmutation News – August 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Ağustos 2013

Atölye çalışmalarımda eğitim verirken şamanların kullandıkları şifa metotlarının ardında bir sihir olduğunu vurguluyorum. Günümüz uygulamacıları metodun ardındaki şifalandırıcı enerji ve güç yerine bir şifa metodunun aşamalarına odaklanlandıklarından, şamanik şifanın çoğu potansiyelinin yitirildiğini güçlü bir şekilde hissediyorum

Şamanlar daima genişlemiş bilinç durumlarına ulaşmışlardır. Bu bilinç durumlarına topluluktaki yaşlılar tarafından yaratılmış inisiyasyonlar ya da kaderin kendisi sayesinde ulaşılmış olabilir. Genişlemiş bilinç durumlarına geçmişte de şimdi de oruç, vizyon arama (vision quest) ve/veya vizyon bitkileri ile çalışarak ulaşılmaktadır. Pek çok şaman, şamanizmi bir aile üyesinden öğrendikleri için ata ruhlarının enerjilerini de taşırlar. Onlara öğretilen şey uygulanacak seremoni aşamalarının çok ötesindedir. Öğretiyle birlikte atasal enerjinin de transferi de mevcuttur.

Çalışmada şifayı ve dönüşümü yaratan şey metot ve seremoniler yoluyla olmamıştır. Şamanın iletmiş olduğu, metotlar ve genişlemiş enerjilerin ardındaki enerji yani formsuz enerjilerdi.

Transfigüre (şekil değiştirme) duruma girdiğimizde formsuz enerjilerle birlikte çalışmaktayız. Fakat görüyorum ki çoğumuz gerekli hazırlık çalışmasını yapmadan transfigüre olarak formsuz enerjilerle çalışmaya kalkışıyor. Bu konu üzerine daha önce de yazmıştım.

Fakat bu zamanlarda gerekli ve mümkün olan bu çalışmanın gücünü sınırladığımızı hissettiğim için yeniden bahsediyorum. Zamanlama konusuna ve çalışmanın sonucuna teslimiyet içindeyim. Aynı zamanda da inanıyorum ki, sorgulamaya başlamalı ve her birimizin içinde uzanan ruhun derin kuyusuna gerçekten inip inmediğimizi kendilerimize sormalıyız.

Yalnızca faaliyetlerimizi kısa süre için durdurup, zihinsel bir durumdan “Şimdi ışıktan bir varlık olarak dünyaya sevgi ve ışık yayıyorum” mu diyoruz? Varlığımızla gerçekten şifalandıracak biçimde genişlemiş bir farkındalık durumuna geçiyor muyuz? Ya da bu prensip bizim için yalnızca zihinsel bir kavramdan mı ibaret?

Dansetmeyi sürdürdüğümüz paradoks, dünyada işlev görebilirken aynı zamanda da spiritüel çalışmamıza derin bir biçimde dalmaktır. Spiritüel seremonilerimizi uygulamanın yapay yönlerinden uzaklaşmalıyız. Doğallıkla dönüştüren bir varoluş haline gelmeliyiz.

Gündelik yaşama öylesine kapılıyoruz ki çoğumuz zamanı olmadığını söylüyor. Spiritüel çalışmamızı öncelik haline getirecek yollar bulmalıyız. Bunu kendimiz, tüm yaşam ve gezegen için yapmalıyız.

Bu ay biraz zaman ayırarak, çalışmanızı uygularken gerçek genişlemiş bilinç durumlarına ulaşmak için zaman yaratabileceğiniz yollar üzerine yolculuk veya meditasyon yapın. Bunun için uzun bir vizyon arayışına gitmenize veya oruç tutmanıza gerek yok. Ve vizyon bitkilerini kullanmanızı da önermiyorum. Fakat düşüncelerle dolu olan olağan bilincinizden sınırsız olasılıklarla dolu ruh alemine kapı açan bir bilince geçmek için gerekli olan hazırlık çalışmasını yapmak için bazı fedakarlıklar yapmanız gerekir.

Geçmiş yazılarda doğada yürümek veya oturmak için zaman ayırmanın bu kapıyı nasıl açabileceğini paylaştım. Şarkı söylemek ve dans etmek de aynı şekilde yardımcı olacaktır.

Dönüşüm Haberlerinin pek çok sayısında kendi yaradılış öykünüzü ve yaratıcınızın – Tanrı, tanrıça, Kaynak, evrenin gücü, vs. – doğasını öğrenme konusunda çalışmanız için sizi cesaretlendirdim. Hepimizin yaratıcının kendi kişisel inançlarımıza uygun olan adını bulmalıyız.

Bu uygulamayı vurgulamamın nedeni, kutsal olanla ilgili bir hissimiz olmadığında onunla tamamen birleşmemizin de mümkün olamayacağı. Bu, bizim için yalnızca zihinsel bir kavram olan birşeyle birleşmenin uygulamanın gücünü kaybettireceği konusuna dayanıyor.

Geçmişte paylaşmış olduğum egzersizlerde, sizlerden kişisel yaradılış öykünüz üzerine yolculuk veya meditasyon yapmanızı istemiştim. Yaratıcınızla tanışmanızı ve ayrıca yaradılışınıza katılmış koşulsuz sevgiyi deneyimlemenizi ve absorbe etmenizi istemiştim.

Uzun yıllar önce rüyazaman öğretmenim olan İsis, “sevgi dolu bir yaratıcı seni korku ve yetersizlikle mi yoksa sevinç ve bollukla mı programlar?” sorusu üzerine derinlemesine düşünmem için beni teşvik etmişti.

Benden bir bahçede korku programlanmış bir tohumu hayal etmemi istedi. Ne yetişir?

Yetersizlik programlanmış bir tohumu hayal et. Ne yetişir?

Sevinç ve bolluk programlanmış bir tohumu hayal et. Ne yetişir?

 

Çoğumuz için temel olan korku ve herşey ondan yapılanıyor ve ondan kaynaklanıyor.

Ancak yaratılışımıza verilmiş olan sevgiyi varlığımızın tüm hücrelerinde deneyimleyebildiğimiz zaman sevgi, sevinç ve sağlık ile bolluğu yaratma bilgisi ile programlanmış olduğumuzu deneyimlemeye başlayabiliriz.

Bu ay, sizden bu uygulamayı biraz daha derinleştirmenizi rica edeceğim.

Bir müzik çalın ve yaratıcınızla tanışmayı isteyin. Yaratılışın nedenleri ve nasıllarını anlamaya çalışmadan ve herhangi bir form olmadan yaradılışın saf enerjisini deneyimleyin. Yalnızca yaratılışın enerjisini deneyimleyin.

Daha sonra enerjiyi fiziksel dünyaya getirin. Boya kalemleri kullanabilir ve enerjinin renkle gelmesine izin verebilirsiniz. Enerjiyi dünyaya şarkı söyleyerek ya da dans ederek de taşıyabilirsiniz. Enerjiyi taşımak için herhangi bir el işini kullanabilirsiniz. Yemek pişirin ve enerjinin yemeğinizi dönüştürmesine izin verin.

Geçen ay atalarınızın soy çizgisinin enerjisini deneyimlemenizi istediğimde benzer birşey yapmıştık. Bu ay ise yaratılışın saf enerjisini deneyimlemenizi istiyorum.

Bu sınırsız ve bereketli enerjiyi getirebildiğiniz zaman çalıştığınız metotlar, teknikler ve uygulamaların ardındaki enerjinin sihrini deneyimleyebileceksiniz.

Dünyada bir fark yaratacak insanlar haline gelebilmemiz için spiritüel uygulamalarınızı yaşamınıza köprülemeniz konusunda sizi her ay teşvik ediyorum.

Yapmakta olduğumuz herşey için kendimizi onurlandırmayı hatırlamalıyız. Yaşamlarımızda geçirmiş olduğumuz herşeyin bizi şu anda olduğumuz kimse haline getirmiş olduğunu kabul etmeliyiz.

Haydi kalplerimizi birleştirelim ve spiritüel bir topluluk olarak yapmakta olduğumuz muhteşem çalışmaları kabul edelim. Tüm yaşam ve gezegen için sıradışı çalışmalar yaptık.

Geçen ay The Shaman’s Toolkit (Şamanın Araç Takımı) adlı kitabımın satışta olduğunu duyurmuştum. İnsanlara bu kitabın How to Thrive in Changing Times (Değişen Zamanlarda Nasıl Gelişmeli) adlı kitabın aynısı olduğunu anlatmak için çok fazla odaklanmıştım. Spiritüel topluluğumun zaten kendilerinde var olan bir kitabı alarak hayal kırıklığına uğramalarını istemiyordum.

Bu kitabın gücünden bahsetmek isterim. Zira çoğunuzun okumamış olduğuna eminim.

Dünya değiştikçe ve yaşam yoğunlaştıkça umutlu olma durumunu sağlamak için araçlarla dolu olduğundan bu kitabı gerçekten seviyorum. Kendiniz, tüm yaşam ve yeryüzü için yaşamak istediğiniz dünyayı yaratabilmeniz için zamanını doldurmuş olabilecek inançlarınızı değiştirebilmeniz için uygulamalarla dolu.

Bu kitabı şamanik olmayan topluluğa hitaben yazdığım için kitabın dili tüm inançlara uygun ve uygulamalarla çalışmak da, daha önceden hiçbir spiritüel uygulama yapmamış bile olsanız, kolay.

Geçen ay yazdığım gibi umutlu olma halini sürdürmek ve kendiniz ve gezegen için en iyisini nasıl yansıtacağınızı öğrenmek önemli. Olumlu değişimler yaratmak için enerjilerimizi biraraya getirmenin yolu spiritüel olarak çalışmak.

Eğer How to Thrive in Changing Times (Değişen Zamanlarda Nasıl Gelişmeli) okumadıysanız, The Shaman’s Toolkit (Şamanın Araç Takımı) okumanızı öneriyorum.

Dolunay 20 Ağustos’ta. Hazırlığınızı yapın ve içinizdeki ilahi ışık ve sevginin sınırsız enerjisini deneyimlemek için olağan bilinç durumunuzdan çıkın. Siz ilahi ışık ve sevgisiniz. Bu ışığınızı ışık ağı boyunca yayın. Yeryüzünün içini ve çevresini bu ışıkla besleyin. Aynı uygulamayı yapan binlercesine katılın.

Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başladıysanız, dolunay seremonimizin detayları için lütfen “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyun.

Dışarıdaki işlerimi yapmak evden için çıktığımda yolum dışarıya ilham verici yazılar asan bir kilisenin önünden geçiyor.

 

Bazen bana gerçekten ilham veren bir yazı astıklarını görüyorum.

Bu ay yazıları şöyle diyor:

Eğer gününüz dualarla örülmüşse, çözülüp dağılma ihtimali düşük olur.

Haydi günlerimizi en derinimizden gelen dualar ve spiritüel çalışmamızla örelim.

Transmutation News – July 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Temmuz 2013

Dünyanın dört bir yanında sel, yangın ve şiddetli fırtınalardan etkilenen tüm yaşama sevgi ve ışık yaymak için kalplerimizi topluluk olarak,birleştiriyoruz.

Yeryüzü’nün bize yansıtacağı uyumlu bir hayatı yaşamaya olan bağlılığımızı yineliyoruz.

Avrupa’da ders veriyordum ve yeni döndüm. Çalışmalarımıza son derece bağlı harika insanlarla dolu gruplarım olduğundan çok derin deneyimler yaşadım. Yeniden Avrupa’da olmak da bir ödül gibiydi. Hem Almanya hem de İskoçya’da ders verdim ve bu iki ülkeyi ziyaret etmek için yılın güzel zamanlarıydı. İskoçya’nın tepeleri mavi çan çiçekleriyle kaplıydı. Hayranlık verici bir manzaraydı ve hava da onların tatlı kokularıyla kaplanmıştı.

İskoçya’da Yeryüzü için Şifa ve Spiritüel Işıkla Şifa eğitimi verdim. Eğitimde öğrettiğim tüm uygulamaları günlük olarak yapıyorum. Fakat eğitim sırasında kendi yaşamımda derinleştirmem gereken uygulamalar hakkında daha derin düşünme olanağı buldum.

Daha fazla odaklanmam gerektiğini fark ettiğim uygulama ise, diğerleri ve dünyaya neyi ve nasıl yansıttığımız. Atölyelerimde kullandığım örnek ise çok yıllar önce yaşadığım bir olay.

Uzun dönemli bir eğitimin parçası olan bir atölye çalışmasında eğitim vermek için gitmiştim ve bu nedenle de grubumdaki herkesi oldukça iyi tanıyordum. Eğitimin ilk gününde bir kadın yanıma gelerek iyi olup olmadığımı sordu. Beni hiç bugünkü kadar yorgun görmediğini söyledi. Aslında yorgun hissetmiyordum ama bana bunu söylemesinden sonra enerjimin çarpıcı biçimde düştüğünü fark ettim. Bundan bir dakika sonra başka biri yanıma gelerek beni hiç bu kadar ışıltılı ve dinlenmiş görmemiş olduğunu söyledi. Enerjimin anında değiştiğini ve parlaklığın benden akışını hissettim

Bu, algımızın gerçekliğimizin yarattığı Yeryüzü için Şifa öğretisine dayanıyor. İnsanlar olarak tümümüz yansıtıyoruz. Diğerlerine ve dünyaya acı yansıtabilir ya da canlı olan herşeydeki pırıltıyı ve ilahi ışığı görebiliriz.

Beslediğimiz büyür. Çekilen acıları algılayışımızla ilgili yansıttıklarımızı besledikçe bu enerji daha da büyür. Güzellikler ve işe yarayanlara ilişkin algıladıklarımız yoluyla yansıttıklarımızı besledikçe güç ve güzelliğin enerjisini besleriz.

Bunu yapmak, güçlükleri gözardı etmemiz gerektiği anlamına gelmez. Fakat dünyaların arasındaki perdeyi aralayıp da insani şartlanmaların ötesine baktığımızda gördüğümüz şey güzellik, sevinç ve sağlıktır.

Algılarımızdaki değişimlerin, içinde yaşamak istediğimiz dünyayı yaratmanın ne denli önemli bir parçası olduğu hakkında derinlemesine düşünmemiz gerekir. Zira yolunda gitmeyen şeylerin enerjilerini besledikçe daha fazla sorun meydana getiririz. Güzelliğe odaklandıkça ise tüm yaşama canlılık gelir. Yaşadığımız zamanlar son derece yoğun ve değişimlerle dolu olduğu için bunu yapmanın ne denli zor olabileceğinin de farkındayım. Fakat aynı zamanda da bu, sürdürülmesi gereken önemli bir uygulama.

Bu, enerji ve beslemeyi seçtiğimiz enerjilerle ilgili. Ve yaratılan gerçekliği değiştiren algımızı değiştirmemize yardımcı olabilecek, gündelik yaşantımızda yapabileceğimiz son derece pratik değişiklikler mevcut.

Arkadaşlarınıza, sevdiklerinize ve medyada gösterilen insanlara baktığınız zaman tanıdığınız birinin veya çeşitli grupların nasıl acı çektiğine odaklanıp odaklanmadığınızı fark edin. Yaşadıkları şeyler nedeniyle insanlara şefkat duyabiliriz. Fakat insanlara acımak ve çektikleri acılara odaklanmak bunu yansıttığınız insanlar için ağır enerjiler yaratır.

İnsanlarla konuştuğunuz sırada onların güzellik ve ilahi ışıklarının enerjisini beslemek için odaklanabileceğiniz bir şeyi fark edin. Haberleri seyreder veya gazete okurken, haberin odaklandığı insan gruplarının cesaretleri, güzellikleri, güçleri ve ilahi ışıklarına odaklanın.

Bunu yapmak enerjiyi değiştirir. Bunu yapmak algınızı değiştirir ve yükseldiğinizi hissedersiniz ve enerji düzeyinde de çevrenizdeki herkesin enerjisini yükseltirsiniz.

Aynada kendinize bakarken, ne kadar yorgun göründüğünüze veya yaşınızı nasıl gösterdiğinize odaklanmayın. Ne kadar güzel olduğunuza ve gözlerinizde parlayan ışığa odaklanın.

Bunu yaptığınızda hissetiklerinizin nasıl değiştiğini fark edin. Ayrıca, sessizce diğerlerinin güzelliği, gücü ve ilahi ışığına odaklandığınızda enerjilerinin nasıl değişebildiğini fark edin.Bunu yaptıkça gerçek bir değişimin farkına varacaksınız.

Yaşama en iyiyi nasıl yansıtabileceğimizi öğrenmeye ihtiyacımız var. Şu anda, topluca tüm yaşama ve gezegenin kendisine acı yansıtıyoruz. Gerçek şifanın yaratılması için gerekli enerji değişimine tanıklık edebilmemiz için bunun değişmesi gerekli.

Diğer insanlar ve dünyaya en iyisini nasıl yansıtacağınızı öğrenmede size yardımcı olabilecek bir çalışma daha var.

Zengin ve verimli bir içsel bahçe yaratmak üzerine çok yazı yazmıştım. Verimli ve zengin bir içsel doğayı beslememiz gerekli.

Yerli halkların gözlerinde parlayan ışık, geliştirmiş oldukları içsel dünyanın derinliği ve zenginliğinden gelir.

Eğer içsel dünyamız kıraç ise diğer insanlara ve dünyaya baktığımızda, dışımızdaki dünyayı da kıraç olarak görürüz. Eğer boş hissedersek dışımızdaki dünyayı da boş olarak görürüz.

2011’de Huffington Post için “Zengin Bir İçsel Dünyayı Nasıl Yaratmalı” başlıklı bir makale yazmıştım. Makaleyi, sitenin anasayfasında bulunan Huffington Post Links’e tıklayarak okuyabilirsiniz.

Zengin bir içsel bahçe ve içsel dünya yaratırken çalışabileceğiniz başka bir uygulama ise şöyle:

İskoçya’da verdiğim eğitimden sonra, eşim Woods ile birlikte eğitime ev sahipliği yapan Stephen ve ailesiyle vakit geçirdik. Eğitimi organize etmiş olan Stephen, uzun yıllardır öğrencim ve zamanla da iyi birer arkadaş olduk.

Geçtiğimiz 10 yıl boyunca eşim ve ben, Stephen ile çok güzel zamanlar geçirdik ve eğitimden sonra da bir kaç gün birarada olmak bir zevkti.

Stephen Woods’u gerçekten sever ve birlikte oldukları zamanı daima şakalaşarak ve gülerek geçirirler. Stephen Woods’u onurlandırmaya ve aile klanına dahil etmeye karar verdi.

Böylece, bir gece Woods için bir seremoni yarattı. Stephen’ın eşi ve ben de seremonideydik. Hem Woods hem ben, Stephen’ın sözlerinden ve yaratmış olduğu seremoniden çok etkilendik.

Seremoninin sonunda elele tutuşarak kalplerimizden geçen sözleri paylaştık. Konuşma sırası bana geldiğinde kendimi ailemden bahsederken buldum. Atalarım kabileseldi ve ailemin kabilesinin Stephen’a doğru sevgiyle ortaya çıktığını hissettim.

İçimde derin bir köklülük hissettim. O anda içsel dünyamın son derece derin ve zengin olduğunu hissettim. Bu hissi anlatacak sözcükleri bulamıyorum. Benliğimin her hücresini dolduran derinlemesine bereketli böyle bir toprağın hissini daha önce yaşadığımı hatırlamıyorum.

Çoğumuz atalarımızdan neleri almamış olduğumuza odaklanırız. Fakat, hayatta olduğumuz gerçeği atalarımızdan gelen bir zenginliği ve onların armağanlarını taşıdığımızı gösterir.

Kitaplarımda ve atölye çalışmalarımda katılıcımlardan anne ve babalarının taraflarından hangi güç ve armağanları taşıdıkları üzerine yolculuk yapmalarını istiyorum.

Fakat atalarının çizgisinden taşımakta oldukları saf enerjiyi deneyimlemelerini veya bunun üzerine bir yolculuk yapmalarını hiç istememiştim. İnanıyorum ki, bunu yapmak, bize bütünlenme ve bu muhteşem yeryüzüne köklenme hissinin yeni bir düzeyini hissettirecektir.

Sessizlik içinde olmaya biraz zaman ayırıp, dinginleşerek, anne ve babanızın taraflarının enerjilerini deneyimlemeye çalışın. Atalarınızın kim olduğunun, ne yaptıklarının veya yapmadıklarının bir önemi yok. Onlar yeryüzünün parçasıydılar ve size de yeryüzünde yaşamanın zenginliğini aktardılar. Ve bunu deneyimlemek, size içsel dünyanızın toprağında büyüyen derin bir gücü hissetmenizde yardımcı olacak.

İçsel dünyanızı beslemek ve derinleştirmek konusunda ne kadar çok çalışırsanız dünyaya sevgiyi, ışığı, güzelliği ve şükranı yansıtmak da o kadar kolaylaşır. Zira kendinizi içinizde boş ve kıraç hissettiğinizde diğerlerine güzelliği yansıtamazsınız. Güzelliği ilk önce içinizde hissetmek, deneyimlemek ve taşımak zorundasınız.

Dolunay 22 Temmuz’da. Haydi içimize yolculuk edelim ve bütünlüğümüzü, parlaklığımızı ve ilahi ışığımızı deneyimlemek için derinliğin ve güzelliğin olduğu yerden bağlantı kuralım. Kendinizi sevgi yayan ve bu sevgiyi yeryüzün derinlerine ve tüm yüzeyine yansıtan küresel bir topluluğun parçası olarak hissedin. Topluca yaydığımız ışığımızın muhteşem yeryüzümüzün derinlerinde ve çevresinde insanların oluşturduğu ışık ağını örmesine ve beslemesine izin verin.

Eğer Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başladıysanız dolunay seremonimizin detayları için lütfen “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyunuz.


Birkaç gün önce bir rüya gördüm. Rüyamda yaşamsal bir hastalık tanısı konmuş bir kadınla konuşuyordum. Benden tavsiye istedi. Ona verebileceğim en önemli tavsiyenin ümidini kaybetmemesi olduğunu söyledim.

Zira ümidimizi kaybettiğimizde devam etmenin amacı nedir ki? Söylediklerime o da katıldı, bana teşekkür etti ve rüya sona erdi.

Bu denli büyük değişimlerden geçerken ümitli olmayı sürdürmek çok önemli. Zamanımızın dalgalarıyla başa çıkmada bize yardımcı olacak anahtar bu.

Yeryüzü için Şifa, Toksik Düşünceleri Nasıl Şifalandırmalı ve Değişen Zamanlarda Nasıl Büyümeli’ye de olan, Dönüşüm Haberleri’nde yazdığım uygulamaları yaparsanız daha fazla güç, metanet ve de en önemlisi ümit deneyimlersiniz

Michigan School of Integrative Medicine’nin kardiyak çalışması kapsamında Yeryüzü için Şifa’yı öğrettiğim sırada, Yeryüzü için Şifa grubunun uzun dönemli ümit duyguları deneyimlediğini gördük. Ümit, sağlık ve esenlik durumunu yaratma ve sürdürmenin anahtarıdır.

Transmutation News – June 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Haziran 2013 

Annem Lee Ingerman’ın vefatı sonrasındaki nazik sözleriniz, güzel mesajlarınız, dualarınız, sevgi ve desteğiniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten de almış olduğum her e-postaya ve karta yanıt vermek istedim ama bunu yapmam mümkün olmadı. Umarım size geri dönen sevgi ve teşekkürlerimi hissetmişsinizdir.

Bu benim için derin bir tefekkür zamanı. Yaşamımın son dört yılı ebeveynlerime bakma etrafında gelişti. Ve zaman içinde işleyecek çok şeyim var.  

Hepimiz yaşam deneyimlerimizi cisimleştiririz. Deneyimlerimiz hücrelerimize yerleşir ve bizi pek çok yolla şekillendirirler. Zorlu yaşam deneyimlerini değiştirme ve dönüştürme yeteneğine sahibiz, yani onları hissetme ve bize nasıl rehberlik edeceklerine ve şekillendireceklerine karar verme yeteneğine. 

Daima güçlükleri büyümemize yardımcı olacak araçlar ve armağanlar olarak kullanma ve evrilme seçeneğine sahibiz. 

Yaşam deneyimlerinin yerleşmesine ve bizi sertleştirmesine izin verebiliriz. Ya da pozitife odaklanabilir ve canımız yanıyor bile olsa gülümseyebilir ve güzel bir söz söyleyebiliriz. Bu bizi değiştirir ve en karanlık zamanlarda bile ışıklandırır. Geçmiş yıllarda yaşamın zorlukları arasında sıkışmış olabilecek annemin, yaşamının son yıllarında nasıl daha huzurlu ve parıltılı olduğuna şahit olmak çok güzeldi.

Değişen Zamanlarda Nasıl Büyümeli adlı kitabımda Çinliler tarafından hapsedilmiş Tibetli bir rahibenin öyküsünü paylaşmıştım. Uzun yıllar hapiste kalmış ve işkence görmüştü. 

Bu güzel rahibe Santa Fe’de bir kitapçıdaydı. Birisi ona başına gelenlerden sonra nasıl şifalandığını sordu. Zira Tibetli rahibe artık pırıl pırıl ve mutlu biriydi. Rahibenin cevabı, kendi kendisine mantra gibi sürekli biçimde  “Herşey için teşekkür ederim. Hiçbir şeyden şikayetim yok” dediği oldu. Bu tavır değişikliği onda şifalanma ve yaşamı algılamasında değişiklik yaratmıştı.

Kendi yaşamımda, kendimi kötü hissettiğimde yürüyüş yaptığım sırada ziyaret ettiğim en sevdiğim ağaçlardan birini düşündüğümü farkettim. Ellerimi gövdesine koyduğumu ve doğa ile derin bağlantımı ve doğaya olan sevgimi hisettiğimi hayal ederim. Bu kendimi iyi hissetmeye devam etmemde yardımcı olur. 

Annem, yaşamının sonunda, yaşamış olduğu güçlükler yerine sevdiği şeylere odaklandı. Ben de ilişkimizdeki güçlükler yerine, ebeveynlerimi ne kadar çok sevdiğim ve harika anılarımıza odaklanma seçimini yaptım.  

Odağımızı sevdiğimiz şeylere çevirmek nöral yollarımızı değiştirir ve acı yerine sevinç hissetmek için yeni olanaklar yaratır. Yaşadığımız acıyı veya deneyimlediğimiz zorlukları inkar etmiyoruz. Ama yaşam deneyimlerimizin duruşumuzu ve sevgi ve ışığın bizden ışımasına izin verme becerimizi nasıl şekillendireceği seçimine sahibiz. 

21 Haziran’da yaz/kış gündönümünü kutluyoruz. Yaşamda nelerden geçmiş olursak olalım, şu anda kim olduğumuz bunlar üzerine yapılanmıştır. Hepimiz tüm çabalarımızın en güzel meyvelerini verdik. 

Haydi güzel varlıklar olarak büyümüş ve evrimleşmiş bizlerden yetişen meyvelerin güzelliği üzerine düşünme seçimini yapalım. Şu anda olduğunuz halinizi kutlayın. Bunu yaparken size verilmiş yaşam için doğa ve evreni onurlandırırsınız. 

Annem yaşama karşı büyük bir tutku duyardı. Yaşamın değerli bir armağan olduğuna inanırdı. Onun yaşamını onurlandırmak için en iyi yolun ebeveynlerim, atalarım, toprak, hava, su, güneş ve evrenin gücü tarafından verilmiş yaşamım için derin bir şükran duymak olduğunu hissediyorum. Şükran uygulamalarım daima olmuştur ama son zamanlarda şükran halim içimdeki daha derin bir yerden kaynaklanıyor. Şükranımın derinliği şimdi daha fazla.   

Yaşamlarımız için derinden şükran duymak yaşam kaynağımızı onurlandırır. Şimdi bize verilmiş yaşam armağanını kutlamanın zamanıdır.

Bu gündönümünde atalarınızın, toprağın, suyun, havanın ve güneşin size vermiş oldukları üzerinde derinlemesine düşünmek için zaman ayırın. Şükran halinizin derinleşmesine ve yaşamı kutlayarak sizden akmasına  izin verin!

Son birkaç yıldır koşulsuz sevgi, ışık, sevinç ve şükran üzerine yazıyorum. Bu bilinç durumları daima kim olduğumuzdur ve dışsal koşullara bağlı değildir.

Yaşamın getirdiği herşey bizi, koşulsuz bilinç durumlarının içimizden yükselerek dünyaya akmasına izin verdiğimiz içsel kuyumuzun derinliklerine götürür.  

Gündönümünde kendi kuyunuzun ne kadar derinleşmiş olduğu hakkında derinlemesine düşünmek için zaman ayırın.

Haydi topluluğumuzdaki herkese sevinçli bir gündönümü dilemek için kalplerimizi birleştirelim! Işığınızın, sevginin ve şükranın sizden akarak güzel gezegenimizdeki tüm yaşamı beslemesine izin verin. Gündönümü kutlu olsun!

Bu şükran ve takdir halini, bir ilahi ışık ve koşulsuz sevgi ağı yaratarak  muhteşem yeryüzümüzün içindeki ve çevresindeki her canlı varlığa dokunan dolunay seremonimize örün.

Yaşam değerlidir! Haydi yaşamı kutlayım ve onurlandıralım!

Eğer Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başladıysanız detayları ve dolunay seremonilerimize nasıl katılacağınızı öğrenmek için lütfen “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyunuz. 

Transmutation News – May 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Mayıs 2013 

Bu Mayıs ayı boyunca dengeye odaklanmamızı istiyorum.

Beden, zihin ve ruhuz. Sıklıkla bedensel duyumlarımızda kaybolur ve bedenden daha fazlası olduğumuzu unuturuz. Diğer yandan da bazen, fiziksel sağlığımızı koruyabilmek için beslenme, egzersiz ve dinlenmeye ihtiyaç duyan bedenlerimizle ilgilenmeyiz.     

Sorunlu düşüncelerimiz, tavırlarımız ve duygularımızın içinde boğulabiliriz. Diğer yandan da spiritüel baypas olarak adlandırılan şeyi yapabilir ve bize spiritüel ve duygusal düzeyde rahatsızlık veren nedenleri görmeyi reddedebiliriz. Bu inkar ve bastırma ise sonuçta sağlık durumumuzu etkiler.  

Bizler ruhuz ve birer bedene ve zihine sahibiz. Bedenimiz, ruhumuz için bir araç ve antik Mısırlıların da inandığı gibi, ruhumuzun tapınağı. Bazen gündelik stres ve sıkıntılara öyle odaklanırız ki ışıldayan ruhumuzu ve ruhumuzun akışını, güzelliğini ve zarafetini deneyimleyemeyiz. Fakat ruhumuz daima oradadır. Bazı durumlarda da yalnızca ruhtan ibaret olduğumuzu, diğer şeylerin önemli olmadığını söyleyerek ihtiyaçlarımızı karşılamayız.

Pek çoğumuz için sarkaç abartılı biçimde salınır. Yaşamlarımızda dengeyi yaratmak için bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuzun her birine ilgi göstermeliyiz.

Her düzeyde neler olduğunu teslim ederken beden, duygular veya zihinle  aşırı özdeşleşmemek işin anahtarıdır. Dengeyi yaratan budur.

Yeryüzü için Şifa ve Değişen Zamanlarda Nasıl Büyümeli kitaplarımda Psikosentez adlı terapi dalının yaratıcısı olan Roberto Assagioli’den aldığım “Özdeşleşmeme” adlı bir uygulamayı paylaştım.

Bu egzersizin özünde bir bedenim olduğu ama bir beden olmadığımın farkına varmak var. Duygularım var ama ben duygularım değilim. Bir zihnim var ama ben zihin değilim. Bir varlık, süreklilik ve içsel denge hissine sahip olanım. Ben kimliğin merkezi ve saf bilincim.

Fiziksel, duygusal veya zihinsel olarak olan birşeyle kendimi aşırı biçimde özdeşleştirdiğimi fark ettiğimde kendi kendime yukarıdaki paragrafı tekrar ediyorum. Bu yolla, yaşamakta olduğum güçlükleri teslim ederken aynı zamanda da bunların içinde kaybolmuyorum. Bunların üzerine çıkabiliyor ve daha geniş bir perspektife sahip oluyorum ki bu da beni daima denge durumuna getiriyor.  

Paskalya’dan önceki Cuma sabahı bir rüya gördüm. Rüya çok karmaşıktı ve tüm detaylarını paylaşmayacağım.

İlk başta, Orta Çağ’da bir savaş sahnesindeydim. Savaş çok kanlıydı ve insanlara işkence ediliyordu. Sonra sahne değişti ve spiritüel şifayla ilgili insanların bulunduğu bir konferanstaydım. Şahit olduğum savaş sahnelerinin bir Hollywood filmine ait olduğu anlaşıldı. 

Konferansta filmin yıldızlarından bazıları sahneye çıktılar. Hepsi de genç ve sarışındılar, elbiseleri beyazdı ve yüzleri kocaman gülüşlerle parlıyordu. Konferans katılımcıları onlara filmde oynadıkları rollerle ilgili olarak neler hissettiklerini sormaya başladılar. Gerçek bir çarpışmaya değil de film sahnelerine şahit olduğumu farkettiğimde rahatladığımı hissettim. Rüyada bana, tüm yaşamın bir rüya olduğu ve tıpkı oyuncuların bir filmde oynadıkları gibi  rollere büründüğümüz hatırlatılıyordu.

Bu konuda daha önce de yazmış olduğumu biliyorum ama rüya yaşam denen bu filmde hepimizin birer oyuncu olduğu hakkında bir hatırlatmaydı. En zorlu zamanlarda, bize neredeyse işkence ediliyormuş gibi hissettiğimizde bile dünyasal deneyimimiz yoluyla öğrenen ve evrimleşen o parlak ışıklarız.

Kendimizi fiziksel, zihinsel ve duygusal düzeyde olup bitenlerle birazcık daha az özdeşleştirmeyi öğrendiğimiz zaman, geriye çekilebilir ve oynadığımız rolü incelemeye başlayabiliriz. Şimdi yeni bir rol veya yeni bir karakteri oynamanın zamanı olduğu seçimini yapabiliriz. “Bu karakteri çok uzun zamandır oynuyordum ve şimdiyse yeni bir rol edinmenin zamanı” demek seçeneğine sahibiz.    

Yeni bir rol oynamaya hazırlanan bir karakter oyuncusu olarak kendimizi rolümüze çok derinden kaptırıyoruz. Bunun bir rol olduğunu ve değişiklikler yapabileceğimizi unutuyoruz. Bazen kaderimizde öğrenmemiz gerekli olan dersleri öğrenmek için kendimizi rolümüze tamamen kaptırmak zorunda oluruz. İlerleyebilmek için, hangi zamanın artık değişiklik yapma ve yaşamda belki de yeni bir rolü keşfetme zamanı olduğunu bilmek zorundayız.

Mayıs ayında bu konuda derinlemesine düşünmek için zaman ayırabilirsiniz.

Dolunay 24 Mayıs’ta. Haydi karşı karşıya olduğumuz güçlüklerle kendimizi özdeşleştirmeyi bırakalım ve ilahi ışık olduğumuzu ve evrensel bilinç, ışık ve koşulsuz sevgi için araç olduğumuzu hatırlayalım.

Haydi hep birlikte güzel gezegenimizi içinden ve çepeçevre sarmalayan ilahi ışık, sevgi ve sevinç ağını örmeyi sürdürelim.

Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başladıysanız dolunay seremonimizin detayları için lütfen 
İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyunuz.

Transmutation News – April 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Nisan 2013

Bir şamanik şifacıyla sohbetimiz esnasında sizinle paylaşmak istediğim bir başlık gündeme geldi. İnisiyasyonlar hakkında yazdıklarıma eklemek için önemli bir konu olduğunu düşünüyorum.

Kitaplarımda ve atölye çalışmalarımda, ciddi bir hastalık tanısı konmuş bir danışan, arkadaş veya sevdiğimiz biriyle çalıştığımız sırada ortaya çıkabilecek hassas bir konuyu öğretiyorum.

Bazen bir danışan ya da sevdiğimiz bir kişi, yolculuk yapanlarınızdan ölüp ölmeyeceklerine dair bir öngörü için bir yardımcı ruha danışmanızı isteyebilirler.

Konu şu ki, eğer bir kimseye yaşamını tehdit eden bir hastalığın tanısı konmuşsa ve iyileşmişse, şifalanmak için bir düzeyde ölecektir. Bu biçimde bir şifalanma sağlıklı bir yaşamı desteklemeyen pek çok şeye ölmeyi içerir.

Eğer bir yardımcı ruha yolculuk yapar ve danışanınızın, arkadaşınızın veya sevdiğiniz bir kişinin ölüp ölmeyeceğini sorarsanız alacağınız cevap evettir.  Eğer bir yardımcı ruha yolculuk yapar ve danışanınızın, arkadaşınızın veya sevdiğiniz bir kişinin yaşayıp yaşamayacağını sorarsanız, alacağınız cevap evettir. Çünkü ruhumuz sonsuzdur.

Kendi uygulamamda bazen doktorun kendilerine ölümcül hastalık tanısı koyduğunu söyleyen danışanlarım oluyor. Benden genellikle danışanımın ölüp ölmeyeceğini öğrenmem için yolculuk yapmam isteniyor.

Bu durumlarda cevabım bütünlenmeniz için gereken şifayı icra edeceğim oluyor. Şifanın bir bölümü olarak kaybolmuş ruh (can) parçalarının bedene geri getirmek için  “soul retrieval” yapıyorum. Bunu yaptığımızda ruh artık süreçteki sonraki adımlara rehberlik ederek yardımcı olmak için var oluyor. Sonraki adımın ne olduğunu bilen yalnızca ruhumuzdur. Bazı kişiler için sonraki adım fiziksel ölüm, bazıları içinse bu yaşama devam etmektir.

Yaşam, içsel ışığımızın, ilahi doğamızın ışıyabilmesi için yaşamımızın belirli yönlerine öldüğümüz bir dizi inisiyasyondur.

Kayıp parçalarımızı geri getirmeyi sürdürdükçe daha bilinçli bir biçimde yaşarız. Ve zamanımız geldiğinde de bilinçli biçimde ölürüz.   Anahtar, eski bilinç düzeylerine ölebilmek ve yenilerine tekrar doğabilmek için, yaşamın bize getirdiği armağanlara karşı bilinç düzeyimizi yükseltebilmek için bütünüyle burada bulunmaktır.

Yaşamlarının son basamağında olan insanlarla çalışan yardım odaklı meslek sahipleri genellikle ölümle yüzleşmekte olan insanların nasıl ışıldadıklarını belirtirler. Bunu tanıdığım kişilerde defalarca gördüm. Beden çöktüğü sırada yayılmakta olan ışık son derece güzel ve hayranlık vericidir.

Ayrıca insanların, yaşamda, eskinin büyük bölümünün geride bırakıldığı ölüm deneyimleri yaratan inisiyasyonlardan geçerken aynı parlak ışığı yaydıklarını da görüyorum. Ölüm yeni bir şeyin doğmasına yol açar. Bir tür yaşam parçalanması yaşayan insanlar geriye yenilenmiş ve tazelenmiş hissederek dönerler. Hepimiz hamile bir kadının nasıl parladığını biliriz. Biz de daha derin ve daha bilinçli yönlerimizi doğururken aynı şekilde parlarız.

Ölüm ve doğum süreçlerinin tümü bizi ilahi ışığın parladığı daha derin bir ruhsal düzeye götürür.

Geçen yıl, kalp kırıklığının nasıl kalplerimizi genişleterek, koşulsuz sevginin araçları haline gelmemizi sağladığı hakkında yazmıştım. Koşulsuz sevginin kişisel sevginin nasıl ötesinde olduğunu yazmıştım. Koşulsuz sevgi, kişilere ya da yaşam koşullarına bağlı olmayandır. Yaratıcının saf sevgisidir ve hem bizim hem de dünyanın yaradılışına katılmış olan sevgidir.

İçsel Dünyamda da sevincin aynı koşulsuz özelliğe sahip olduğunu deneyimlemeye başladım.

Gerçek sevinç, sağlık, refah ve huzurun içimizde olduğunu ve spiritüel uygulamamızın anahtarının zengin bir İçsel Dünya yaratan içsel bahçemizi yetiştirmek olduğunu yazmaya ve öğretmeye devam ediyorum.

Kendi öğrenmem gerekenleri yazıyor ve öğretiyorum. Ve yaşamım da öğretilerimde paylaştıklarımı uygulamaya gerçekten adanmıştır. Yaşamım boyunca o gerçek içsel sevinç hissini ararken güçlüklerle karşılaştım.

Ve o içsel sevinci deneyimlemedeki engelimin sevinci dışsal dünyadaki koşullara bağlamam olduğunun farkına vardım. Fakat spiritüel bakış açısından sevinç koşulsuzdur. Sevinç, kişisel arzuların ötesindedir. Koşulsuz sevinç basitçe yaşamın kendisi için duyulan sevinçtir.  Bu maddi dünyaya yaşam sevincini tümüyle deneyimlemek için doğduk.  Ve yaşam sevincini koşulların ötesinde deneyimlemek için olan orijinal arzumuzla bağlantıya geçtiğimizde, koşulsuz sevgi gibi koşulsuz sevinci de deneyimleriz. Bu, huzur ve refahın spiritüel tanımları için de geçerlidir. Zira İçsel Dünyamızda kucakladığımız bu özelliklerin dışsal koşullarla hiçbir bağlantıları yoktur.

Dolunay 25 Nisan’da. Haydi içimize yolculuk edelim ve hem tüm yaşam için koşulsuz sevgiyi hem de hayatta olmanın koşulsuz sevincini deneyimleyelim. Son derece güçlü olan bu ilahi ışık, sevgi ve sevinç yerinden dünya gezegenini sarıp sarmalayan parlak bir ışık ağı örmeyi sürdürelim.

Küresel çemberimizdeki herkes için transfigürasyon çalışmamızı sürdürelim.

Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başlayanlarınız dolunay seremonimizin detayları için lütfen “İnsanlardan Oluşan bir Işık Ağı Yaratmak”  yazısını okuyabilirler.

Transmutation News – March 2013 – Turkish

Dönüşüm Haberleri Mart 2013

Ocak ayında ölüm ve ölmek üzerine yazılan bir kitap için bir harika görüşme yapma fırsatım oldu. Bana sorulan sorulardan biri de “Yaşamımızın sonuna yaklaşırken yapmamız gereken önemli şeyin ne olduğunu hissettiğimdi.”   

Buna cevabım içsel huzuru bulmamızın önemli olduğunu hissettiğim oldu. Yaşamlarımızın sonunda, yaşamın bize ve bizim için getirdikleri ile barışmamız çok önemli. Çünkü insanların acı hislerle ayrıldıklarını görmek bana üzüntü veriyor. Bu dünyadan huzur dolu bir noktadan ayrılabilmek ne büyük bir armağan.

Yaşamlarımız boyunca deneyimlediğimiz pek çok ölüm olduğunu yazmaya devam ediyorum. İnisiyasyonlar ve değişimler içeren geçirdiğimiz küçük ölümler var.   Ve sonra da fiziksel bedenlerimizden aşkın gerçekliğe geçiş yaptığımız büyük ölüm var.

Küçük ölümleri de fiziksel yaşamımızın sonunu da deneyimliyor olsak daima önemli olan içsel kuyumuzda derinlere inmek ve içsel huzurun olduğu yere gelmek. Çünkü çevremizdeki dünya değişmeye, büyümeye ve evrilmeye devam etmekte. Ve bize sunulan pek çok güçlük var. Ama bu güçlükler aynı zamanda da birer armağan. Güçlü bir içsel huzur hissini ne kadar çok sağlayabilirsek dengemizi kaybetmez ve yaşamın bize getirdikleri ile savrulmayız. Bu her zaman spiritüel bir yaşam sürdürmenin en önemli öğretilerinden biri olmuştur. Şimdi burada olduğumuzu ve dünyanın kendisinin de son derece çalkantılı bir döngüde olduğunu hissediyorum. Bizi çevremizdeki çalkantılara karşı koruyan ve tamponlayan o derin içsel huzuru bulmalıyız.

Yıllardır öğretmekte olduğum spiritüel uygulamalarınızı sürdürdükçe İçsel Dünyanızı güçlendirecek ve içinizde yaşamakta olan huzur, zenginlik ve sağlığı bulacaksınız.

Geçen ay ruhun yolunu izlemenin ne kadar öenmli olduğu hakkında yazmıştım. Bu konuyla devam edersem, ruhun yolunu izlerken aynı zamanda kendimizi de nasıl onurlandıracağımızı öğrenmemiz gerekiiyor.

Bir çoğumuzun diğerlerinin istek ve ihtiyaçlarını karşılama ihtiyacı hissettiğimizde gerginleştiğini biliyorum. Yardımcı ruhlarım bu tarz davranışlarla bedenlerimizde nasıl enerjetik kaçaklar yarattığımızı gösteriyorlar.

Bana gösterilen imajda yatay enerji kaçaklarının nasıl fiziksel ve duygusal düzeyde zayıflıklar yarattığını gördüm.

Bana kendimize sadık kalmanın ve enerjimizin dikey biçimde akarak bizi üzerimizdeki göklere ve toprağın köklerine bağlayacak  gerekli sınırları yaratmanın ne kadar önemli olduğu gösterildi. Bunu yapmayı sürdürdükçe ve içimizde güçlü ve merkezlenmiş bir hale kavuşunca, göğü ve yeryüzünü kalbimizde köprüledikçe, enerji bizden tüm yönlerde akar ve hem sevdiklerimize hem de tüm yaşama sevgi ve ışık yayabiliriz.

Sağlıksız enerjetik bağlantılarınızı Işık Kazanına salıvermeyi sürdürün. Bu seremoni hakkında Aralık 2012 Dönüşüm Haberlerinde yazmıştım.

Dolunay 27 Mart’ta. Kendi içinizde derinlere kendi ilahi ışığınızın gücüne yolculuk yapın. Yeryüzünün çevresinde ve derinliklerinde güçlü ve ışıltılı bir ışık örmeye devam eden küresel topluluğumuza katılın. Bu örgü, sağlıksız koşulların oluşturduğu gerçeklik örgüsü çözülmeyi sürdürürken tüm yaşamı sevgiyle tutuyor. Hep birlikte gerçek sağlık ve uyum dolu bir yaşamı düşleyerek gerçekleştiriyoruz.

Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başlayanlar lütfen İnsanlardan Oluşan Bir Işı Ağı Yaratmak yazısını okuyun.

Aylık dolunay seremonimizin açıklamalarına küresel topluluğumuz için bir şifalanma seremonisinin ayrıntılarını ekledim. Bunu yıllar önce eklemiştim. Yaklaşık geçtiğimiz bir yıldır bu çalışmayı sürdürmeyi teşvik etmediğimin farkına vardım.

Spiritüel bir yolda olan birçok kişiden de duyduğum gibi gitgide daha çok sayıda insan fiziksel düzeyde güçlüklerle karşı karşıya. Çünkü yaşamlarımızda daha fazla uyum yaratmayı öğrenirken, fiziksel bedenlerimiz de değişerek yeni frekanslarla uyumlanmak zorunda. Bazen akan yeni enerjilerle yeniden dengelenmeden ve uyumlanmadan önce sağlık durumumlarımızda bir miktar uyumsuzluk deneyimleriz.

Yıllar önce çemberimizdeki herkes için dolunayda nasıl bir transfigürasyon seremonisi yapabileceğimizi yazmıştım. Dolunayda insanlardan oluşan ışık ağını yaratmayı sürdürürken aynı zamanda da kendinizi bu devasa küresel çemberin içinde sırayla uzanırken görün. Çemberin ortasındayken kendinize çemberi oluşturanlar tarafından yayılan ışık ve sevgiyi absorbe etmek için izin verin. Sonrasında ortada uzananlara ilahi ışık ve koşulsuz sevgi yayanlara katılın. Çemberin içine ve dışına doğru olan bu hareketinizin kolaylıkla akmasına izin verin.

Yaşamın yolunda giderken her birimizi güçlendirmek için birlik olabiliriz. Sakin sularda seyrettiğimiz ve bundan keyif aldığımız zamanlar olacak. Ve çalkantılı sulara rastladığımız zamanlar da olacak. Bu, yaşam ve doğanın bir parçası olmaktır. Yaşam ırmağında giderken her birimize gerçek birer destek olabiliriz.

Gün dönümünü karşılıyor olmamıza ve bahara giriyor oluşumuza inanmak bana zor geliyor. Zamanın ne kadar hızlı ilerlediğine inanamıyorum!

Yaşadığımız zamanın gerçekliğe farklı şekilde bakmamızı gerektirdiğine inanıyorum. Her birlikte bizi yalnızca çevremizdeki somut dünyayı görmeye zorlayan kolektif inançlardan kurtulmak için çalışıyoruz.

Spiritüel öğretilerde hepimizin birbirimizle bağlantısını sağlayan bir yaşam ağı olduğu anlayışı vardır. Ve şamanizmin bir parçası da “herşeyin içinde yaşamakta olan ruh” olarak adlandırdığımızı onurlandırabilmek ve saygı göstermek için uygulamar bulmaktır. Yaşadığınız yerde yaşamı destekleyen bitki ve ağaçları onurlandırmak için yollar bulmak önemlidir. Ve hayvanları, kuşları, böcekleri, kayaları, vd. onurlandırmak da önemlidir.

Biz doğaya daha çok saygı gösterdikçe doğa da bize saygı gösterir. Bu, şamanizmdeki karşılıklılık ilkesine dayanır. Salish Kızılderilileri “skalatitude” sözcüğünü kullanırlar. Bunun anlamı, “İnsanlar ve doğa kusursuz uyum içinde olduklarında her yerde sihir ve güzellik vardır.”

Bahar/güz gündönümünü karşılamak için doğa ile nasıl daha fazla bağlantı kurabileceğiniz ve doğanın döngüleri ile uyum içinde yaşamamız için bize çağrıda bulunan doğa yasalarıyla nasıl uyum içinde yaşabileceğiniz hakkında ruhunuzun derinliklerini araştırın.

Gündönümünde yaşadığınız yerdeki canlıları onurlandırın. Ruhlar için sunu bırakın. Bu sununun size yaşam veren toprak, hava, su ve ateşe (güneş) şükran sunmanın bir yolu olmasına niyet edin.  Çevrenizde yaşayan tüm canlılara şükranlarınızı sunun. Yaşamakta olduğunuz yerdeki yardımcı ata ruhlarına ve size yaşam veren kişisel atalarınıza da şükranlarınızı sunmak isteyebilirsiniz. Kendi yardımcı ruhlarınıza, gizli halka ve memleketinizin ruhuna da şükranlarınızı sunabilirsiniz.

Bir şehirde veya kırsal alanda yaşıyor olmanızın önemi yok. Doğada sunularınızı bırakabileceğiniz yerler bulabilirsiniz.

“Doğru sunu” diye bir şey yoktur. Ben sunu olarak mavi mısır unu bırakıyorum çünkü mavi mısır ununun benim için derin bir anlamı var. En sevdiğiniz yiyecekten bir parça, çiçekler, en sevdiğiniz içecek, vs gibi şeyleri sunu olarak bırakabilirsiniz. Önemli olan sunu olarak ne bıraktığınız değil, şükranlarınızı sunma niyetinizdir. Doğa zihninizi değil kalbinizi okur.

Meditasyon veya şamanik yolculuk sırasında yaşadığınız yerin ruhuyla bağlantı kurun. Bunu bir meditasyon olarak yaparsanız, genişleme hissi veren bir müzik çalın ve yaşadığınız yerin ruhu ile tanışmaya niyet edin. Eğer bunu bir şamanik yolculuk olarak yaparsanız, aynı niyetle görünmeyen alemlere seyahat edin.

Yaşadığınız yerin ruhuna doğayla uyum içinde yaşamak için yaşamınızda hangi değişiklikleri yapabileceğinizi sorun. Yaşamınızı daha iyi hale getirmek için rehberlik isteyin.

1980lerin başında Santa Fe’ye ilk taşındığımda yerleşmekte zorluk yaşadım. Santa Fe’nin evim olduğunu hissetmiyordum ve birkaç işte çalışmama rağmen kendime bakamıyordum. Sonunda Santa Fe’nin ruhuna bir yolculuk yaptım ve rehberlik istedim. Santa Fe’nin ruhu bana kendisini güzel bir tanrıça olarak gösterdi ve birçok yıl boyunca yolculuklarımda öğretmenim haline geldi. Bana yapmam gereken beş şeyi söyledi. Tüm önerilerini uyguladım ve yaşamımın nasıl değiştiğini görmek ve ihtiyacım olan herşeyin birdenbire akması hayret vericiydi.

Mevsim değişimlerinde yaşadığınız yerdeki toprakla birleşmek harikadır. Bizler bu uygulamayı yıllardır yapmaktayız. Yaşadığınız yerin ruhuyla bağlantıya geçmek de iyidir. Toprağın mevsim değişimlerinde nasıl değiştiğini, ki bu sizin de nasıl değiştiğinizin bir yansımasıdır, öğrenerek bir bilgi zenginliğine sahip olursunuz. Ve yaşadığınız yerin ruhu ile daha fazla bağlantı kurarak bir uyum noktasına geçebilirsiniz.

Haydi  Kuzey Yarıkürede yaşayanlarımıza sevinçli bir ilkbahar ve Güney Yarıküredeki çemberimize de derin ve muhteşem bir sonbahar dilemek için kalplerimizi birleştirelim.

Copyright 2013 Sandra Ingerman