Dönüşüm Haberleri  Mart 2018 

Yardımcı ruhlarım benimle bana yalnızca beden merkezli deneymler sağlayarak çalışmaya başladılar. Bana yalnızca sözlü olarak bilgi vermemekle kalmıyor ve bazı öğretileri bedenen hissetmemi sağlayarak anlamamam için yardımcı oluyorlar. 

Geçmiş aylarda yardımcı ruhlarım akışa uymanın gereğini bana gösterip durdular.  Önceki yazılarımda bununla ilgili biraz yazmıştım. Önce bana akış hakkında konuşarak başladılar.  Sonrasında içime yolculuk yaparak bedenimin neresinde gerginliği taşıdığımı fark etmemi istediler.  Bunu yapmak kolaydı.

Bir ay sonrasında, bir yolculuk sırasında hayata tutunarak onu kontrol etmeye çalışmak ile hayatın beni götürdüğü yere onunla birlikte akmak arasındaki farkı bedenen hissetmemi sağladılar. Arzu ettiğim sonuçlara benim için sağlıklı olmayan biçimde nasıl tutunduğumu ve bunun değişim yaratmada bana yardımcı olmadığını hissettim.

Benim için ve olasılıkla diğerleri için şifanın anahtarının hayatı ele alışımızı değiştirmek ve onu kontrol etmeye çalışmaktan biraz vazgeçmek ve hayatla birlikte akmak olduğunu hissediyorum.

Bedenimizin tüm döngülerin beraberce nasıl aktığını hissetmesine izin vermek yerine sıklıkla hayatın döngülerini ayırmaya çalışıyoruz. Pek çoğumuz Ay ile çalışıyor ve Yeni Ay ve Dolunayda yaptığı uygulama ve seremonileri ayırıyor. Ayın tüm fazları organik olarak birlikte akan tek bir döngünün parçalarıdır.

Mevsimler hayatımızın birbirinden ayrı döngüleri değildir. Çünkü ölüm ve yeniden doğuş ve bunlar arasında olan her şey tek bir organik döngüdür.

Geçişlerin bir döngüden diğerine aktığını algılamak yerine onları birbirinden ayrı görmenin kendi organik akış hissimiz ve zamanlamamız üzerindeki etkisi nedir? Bunu yapabildiğimiz zaman, hem kişisel hayatlarımızda hem de gezegende yaşadığımız değişimlerin birbirlyle nasıl içiçe olduğuna dair bir hissimiz de olabilir. Farklı olaylar ve hayatta birbirinden ayrı dönemler yok. Yalnızca tek bir doğal akış var.

Bu doğal ve organik akışa girdiğimizde değişime ve hayatlarımıza giren öğreti ve armağanlara dair daha derin bir anlayışa kavuşuruz.

Hayatın gerçek akışına uyduğumuzda girdiğimiz tamamen farklı bir gerçeklik boyutu var. “Hayat Irmağı” metaforu ile çalışırım. Bazılarınız içsel gelgit dalgalarınızın akışı, esen rüzgardaki akım değişimleri ya da toprağa uzandığınızda hissettiğiniz farklı hisler ve duygulara odaklanarak çalışmayı tercih edebilirsiniz. 

Bugün gölge ve ışık hakkında konuşulacak çok şey var. Ve bu döngüleri birbirinden ayırdığımızda hem ışığı hem de gölgeyi yaratan değişen ışığın ince ayrıntılarını kaçırmış oluruz.  Işığın değişen niteliklerine kendimizi bırakarak ışık ve gölgenin nasıl her zaman içiçe olduğunu ve birbirleriyle dans ettiklerini daha iyi anlarız.

🌹🌹🌹🌹🌹🌹

Yakın zamanda Facebook’ta bir yazı paylaştım. Yazdıklarımı burada tekrar paylaşmak istiyorum çünkü anlattıklarımla yakından ilgli: 

Geçmişi değiştiremeyiz. Fakat şimdiyi ve geleceği değiştirebiliriz.

Bunu spiritüel uygulamalarımızda derinleşerek ve aynı anda diğerleri ve tüm yaşama karşı nasıl davrandığımız, düşündüğümüzü inceleyerek yaparız.

Hem gölge hem de ışık bu gezegende yaşıyor olmanın birer parçası.  Doğa her gün bize içimizde yaşayan bu muazzam güçlerin gücünü yansıtır.

Bizler doğa olduğumuz için iksini de kucaklamalıyız.  Doğmuş olmamızın nedeni insan olmanın anlamını tümüyle hissetmek. Hem gölge hem de ışığı kucaklayarak bütünlenmiş olma durumuyla nasıl bağlantıda olacağımızı ve hayatın hem zorluk hem de güzelliklerini kucaklamayı öğreniriz. Güçlükler büyümemize ve geçmişte olup bitmiş herşeyi dönüştürebilecek ruhsal güce sahip insanlar haline gelmemize yardımcı olurlar.  Büyümenin anahtarı hayatın getirdiği tüm dalgalarda yüzebilecek ruhsal kasları geliştirmektir.

Yaşlı ağaçlara nakarsanız gövdesinin genelde çok yamulmuş olduğunu ama toprağın derinlerine giden güçlü köklere ve göğe uzanan muhteşem dallara sahip olduklarını görürsünüz. Bu ağaçlar onlarda gördüğümüz güç ve güzellikleriyle bizi huşu içinde bırakırlar. 

Doğa bize hayatta ne olursa olsun, bir ağaç gibi derin kökler ve dallar geliştirmemizi öğretir.

Yeterince güçlü ruhsal kasları geliştirmediğimiz sürece dünyada gerçek bir ışık olamayız.

🌹🌹🌹🌹🌹

Facebook’ta yazdıklarıma ek olarak, ışığın gün içinde değişen döngü ve niteliklerini gözlemenizi öneriyorum.

Her gün babamın ışığın döngülerini ve batan güneşi izlemesini gözlerdim. En değerli eşyası saatiydi. Öldüğünde çalınan ucuz bir saati vardı.  Fakat ne denli hasta olursa olsun ya da demansı ne denli olursa olsun onu hayata bağlayan şey saatiydi.  Her gün onunla oturur ve içerde ya da dışarıda oturup değişen ışığı takip edişini ve saati kontrol ederek değişimi fark edişini izlerdim. Bunu yapmak ona derinlerde bir şekilde yardımcı olurdu.

Yaptığın şeyin gücünü anlayabiliyorum. Ve nasıl kendi içsel akışı ve hayatla bağını kurduğunu anlayabiliyorum.

Ekinoksu kutladığımız ve bir mevsimin diğerine akışını karşıladığımız Mart ayında ışığın değişen niteliklerini seyredin.

Bunu yaptığımızda gelen dalgalar ve değişen döngülerde akmak için ihtiyacımız olan ruhsal kasları da doğal olarak geliştireceğimize güçlü biçimde inanıyorum.  Şimdiki ve gelecek olan dalgalarda yüzmek için enerjimizi hayatın ve doğanın nasıl hareket ettiği organik akışla yeniden bağlantı kurmalıyız.

Bu uygulama, yıllardır yapmakta olduğumuz diğerlerine katmak için önemli bir uygulama.

Şu anda kolektifte hareket eden pek çok karmaşık ve kaotik enerji  var. Eğer hayatın akışına uyum sağlarsanız ruhsal gücünüz gelişirken bu enerjilerden etkilenmeyeceğinize gerçekten inanıyorum


1970lerde Deniz Biyolojisi alanında diplomamı almıştım. Yosunlarla ilgili çalışmaya odaklanmıştım ve bir sınıf arkadaşımla birlikte keşiş yengeçleri üzerine hatırı sayılır araştırma yapmıştım.   Arkaşımla birlikte bir keşiş yengecine daha büyük bir kabuk verildiğinde yengecin de büyüdüğünü  istatistiksel olarak ispatlamıştık.  Bu istatistiksel araştırma dikkatleri üzerimize çekmişti ve araştırmamızı sürdürmemiz için bize bir burs teklif edilmişti.  Bilimin neden bu denli açık seçik birşey için araştırma projelerini fonlamaya hazır olduğunu hala merak ederim.

Herneyse, hikayeye dönelim. Her gün San Francisco’nun güneyindeki Pasifik Okyanusu kıyısında uzun saatlerimi geçirirdim. Dalganın ne zaman geleceği ile ilgili tüm bilgiye sahiptim. Fakat okyanusta yaşayan gerçek canlı hazineleri keşfetmekle ilgileniyordum.  Saatime bakmayı ya da doğan güneşle birlikte değişen ışığa odaklanmayı unuturdum ve dalga gelmeye başlardı.  Her gün gelgit havuzlarında yürüyebilmek yerine dalgalar beni alıp götürürdü.  Kendimi derin sularda üzerimde paltom ve şapkamla batmadan yüzmeye çalışırken bulurdum.

Buradaki öğreti hayatın akışına girdiğimizde hayattaki değişimlerle de kolaylıkla yüzebileceğimiz.  The Çok fazla çabaladığımızda ve fazla düşündüğümüzde değişen dalgaları takip edemeyiz ve dalgalar bizi altına alır.

Bunu hayatta deneyimlediğimiz değişimlerde yolumuzu bulmanın bir yolu olarak görüyorum. Değişen dalgalara ve ışığın değişen niteliklerine dikkat etmeliyiz yoksa beklemediğimiz bir dalga bizi düşürebilir.  

Dolunay 1 Mart’ta. Ve yeniden bu dolunay fazına akıyoruz.  Bizi dolunayın katlanan enerjisine götüren ayın önceki fazlarının toplamıydı.  Bu katlanmış enerjiyi Yeryüzünün içi ve çevresinde parlak bir ışık ve sevgi ağı örmek için kullanıyoruz.  Ruhsal çalışmamızı yapmak için ayın bu fazını karşılayan tek bir kolektif enerji olan ruhsal topluluğumuza katılın.

İçsel ilahi ışığınzın sizden parlaması için ego ve kişiliğin ötesinde daha derine gitmeye devam edin. Egomuz ve kişiliğimiz bizi kontrol halinde tutan şeylerdir.  İçsel ilahi ışığımız akışa nasıl girileceğini tam olarak bilir. Transfigürasyon çalışmanızı yapın.  Işığınızın çabasızca akmasına, çemberimizin ışığyla dans etmesine ve bize gerçek ruhsal kimliğimizi yansıtan gökteki ay ve yıldızlar gibi güçlü biçimde parlamasına izin verin.

Eğer Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başladıysanız dolunay seremonimizin detayları için ana sayfadan “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Oluşturmak” başlıklı yazıyı okuyun

20 Mart’ta hep birlikte ekinoksu karşılayacağız.  Hangi yarıkürede yaşadığınıza bağlı olarak ilkbaharaı ya da sonbaharı karşılayacağız. 

Dönüşüm Haberlerini okur okumaz ışıktaki değişimleri fark etmeye başlayın.  Pencerenizin içine bir bitki koyup, her gün bitkiye vuran ışığın nasıl değiştiğini seyredebilirsiniz.  Şehirde ya da kırsal alanda yaşıyor olmanız farketmez.  Her şartta gün içinde değişen ışığı ve ayın fazlarını seyredebilirsiniz.  Güneşin parlıyor olup olmaması da farketmez.  Duyusal ayrımsamanızı uyandırırsanız ışıktaki küçük günlük değişimleri ve hem bedeniniz hem de zihninizin bundan nasıl etkilendiğini fark edebilirsiniz.

Nerde yaşarsanız  yaşayın gökyüzüne bakın ve güneşin bedeninizi ve gözlerinizi yıkamasına izin verin.   Geceleri de mümkün olduğunda dışarı çıkın ve ay banyosu yapın ve ay ışığının sizi değişen nitelikleriyle yıkamasına izin verin.

İşin sırrı ışığın NİTELİĞİNDEKİ değişimi fark etmek.  BU hepimzin hissetmesi gerek çok önemli bir bedensel duyum.  Çünkü aslında hepsi tek bir döngünün parçalrıyken mevsimleri ve ay döngülerini ayrıştırıyoruz. Döngüleri ayırırken gölge ve ışık arasındaki değişimi de onurlandırmıyoruz. Bu bizi “Hayat Nehrinin” gerçek akışından ayırıyor. 

Ekinoksu karşılamak için bir seremoni tasarlayın.  Toprak, hava, su ve ateş olarak güneşe sunular bırakmak kadar basit bir seremoni olabilir. Atalarınızı ve üzerinde yaşadığınız araziyi onurlandırın.  Doğanın bize verdiği herşeyle birlik haliyle bağlantı kurun. Çalışmanızı yaşamınız için teşekkür ederek tamamlayın. Hayallerinizi gerçekleştirme yolunda ilerleyişinizi engelleyen birşeyi salıverebilir ya da evrensel güçler ve toprak, hava, su ve ateşle bir dua paylaşabilirsiniz.

Eğer geçmiş yıllarda anlattığım gibi bir Dua Ağacı yaptıysanız, ağaca bir şifa duası ya da hayırduası asabilirsiniz.

Elementlere dans edin, şarkı söyleyin, iir okuyun. Yaşadığınız yere sunular bırakın.

Sizin için özel bir kasenin içinde şifa dileği ya da kutsama isteği yazılı bir kağıdı yakabilirsiniz. Rüzgara ya da meltemlere baloncuklar üfleyebilirsiniz. Ya da ilginizi çeken bir taşı yine dileğinizle birlikte suya bırakabilirsiniz. Düşüncelerinizin gerisindeki enerjiyi her zaman  sizi ve tüm yaşamı besleyen ışık ve sevgi titreşimine transmute etmeyi anımsayın.

Copyright 2018 Sandra Ingerman. Tüm hakları saklıdır.
Çeviri: Simin Uysal

Recommended Posts