Dönüşüm Haberleri Ağustos 2017

Geçenlerde dışarıdaki işlerimi bitirmiş eve dönerken bir kilisenin önünden geçtim. Bu kilise her zaman dışarı mesajlar asar ve bazıları da gerçekten esin verici oluyor.

Mesajın, yaşadığımız bu günler için çok güçlü bir mesaj olduğunu hissettim. Mesaj şuydu: “Beni sevdiğini söyleme. Sevgini göster.”

Hepimiz dünyada olanlar için endişeleniyoruz. Ve ben de bu endişelerde size katılıyorum. Geçen ay sizinle paylaştığım gibi, doğaya ve diğer doğa varlıklarına olanlara çok öfkeli kişilerden pek çok e-posta ve FB mesajı alıyorum. Öyle öfkelliler ki duygularıyla nasıl başa çıkacaklarını ve ruhsal çalışmalarını nasıl sürdürebileceklerini bilmediklerini söylüyorlar.

Geçen ay nöroplastisite ilkeleri ve seremonilerle çalışma konusunda öneriler paylaşmıştım. Bu ay paylaştıklarımı pekiştirmek için geçen ayın yazısını yeniden okuyabilirsiniz. Geçen ayın yazısını okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz:

https://www.sandraingerman.com/tnjuly2017.html


Hepimizin duygularımızı önce ifade etmemiz sonrasında da onların etkisini nötrleştirip dönüştürmemiz ve Yeryüzünü ve tüm yaşamı sevgi ve ışıkla beslememiz gerektiğini tekrar tekrar paylaşıyorum. Transfigürasyon uygulamamızı da sürdürmeliyiz çünkü bu uygulama rasyonel düzeyde hayal edebildiğimizin ötesinde mucizevi şifa yaratır. Farklı kişilerin bana gönderdiği ve ışıklarıyla parlarken diğerlerine hatta güçlükler yaşayan yerel topluluklara odaklanmayı içeren vaka çalışmaları beni hayrete düşürmeye devam ediyor.

En büyük endişem kolektifimize olanlar. Çünkü, bildiğiniz gibi, kolektife çok fazla nefret, öfke ve çaresizlik gönderiliyor. Ve bu ancak ruhsal bir uygulaması olmayan ve maddi dünyanın transında kaybolmuş kişiler yaparsa anlayışla karşılayabileceğim bir şey.

Fakat hem e-posta hem de sosyal medyada aktif olduğum için güçlü ruhsal uygulaması olan kişilerin kolektife gönderdiği öfke karşısında şaşkınlığa düşüyorum. Ve şamanik topluluktaki insanların bölündüğünü gösteren pek çok yazı görüyorum. Bu da enerji alanımızı daha çok öfkeyle besliyor.

Çünkü eğer ruhsal bir uygulamanız varsa, birlikte güçlü durmak yerine bölünmenin sonuçlarını bilecek kadar uyanık olmanız gerekir.

Geçenlerde etkileyici bir rüya gördüm. Ve rüyanın mesajı şöyleydi, “Öğrettiğin bütün ilkeleri ve hayat hakkındaki kurallarını bırakıp gün boyunca sevgi dolu biçimde varolsan ne olur?” Ve rüyamın mesajı buradalığımız, var oluşumuzla ilgili bir değişimin deneyimlenmesinin gerekli olduğu. Koşulsuz sevgiyi paylaşmak ve almak için bedenlendik. Buraya sevmek ve sevilmek için geldik.

Rüyamda aldığım mesajları çok etkileyici bulurum çünkü telepatik olarak gelen sözcüklerin enerjisi doğrudan İçsel Dünyama giderek titreşimimi değiştirir. Ve aldığım mesajın doğru olduğunu da biliyorum. Aynı zamanda, yaratıcının bizi koşulsuz sevgisinden yaratmış olduğu gibi yalnızca sevgi olan bir varlık “olmanın” bir hayat süreci olduğunu da biliyorum.

Ama bir yerden başlamak zorundayız ve birlikte yapa geldiğimiz çalışma da kalplerimizi açıyor. Sürdürdüğümüz çalışma, içsel ışığımızla daha çok parladiğımızı hissetmemize yardım ediyor. Ve dünyada olup bitenler nedeniyle pek çok kişi de kalplerinin kırıldığını hissediyorlar ki bu da kendimizi daha yüksek şefkat düzeylerine açmamız için bir inisiyasyon.

Fakat yeniden uykuya dalarak kolektif alanı öfke ve ayrışma ile besleyemeyiz. Bunu yapmak çözümü değil sorunu besler.

Bu ay sizden en sevdiğiniz sebze ya da bitkilerin tohumlarını iki ayrı kaba ektiğinizi hayal etmenizi rica ediyorum. Ve kaplardan birini suladığınızı hayal ederken hayatınız ve dünyada olup bitenlere baktığınızdaki sıradan düşüncelerinize odaklanın. Ve sonra diğer kabı sularken da transfigure olduğunuzu ve diğer kabı koşulsuz sevgi ve ilahi ışıkla suladığınızı hayal edin.

Haftalar boyunca bu uygulamayı yaptıktan sonra, hayal gücünüzle bu iki kaptaki bitkilerin nasıl büyüdüklerini farkedin. Ve hangi bitkiyi yemek istediğinizi düşünün.

Size daha önce benzer egzersizler önerdiğimi biliyorum. Sizden maydanoz tohumları ekmenizi (çok kısa zamanda filizlendikleri için) ve bitkiyi beslemek istediğiniz ve bitkiyi yediğiniz zaman absorbe etmeyi istediğiniz enerjilere odaklanmanızı istemiştim. Bu hayal gücünüzü kullanarak değil fiziken yapmanızı istediğim bir egzersizdi.

Uyanmak ve kolektifi beslediğimiz enerjiler hakkında bilinçli olmamız gerek. Çünkü kolektif enerji alanı gitgide daha da toksik hale geliyor. Ve insanların tüm düzeylerde daha da agresif hale geldiklerini farkediyorum. Tanıdığım en zarif ruha sahip kişiler bile nefret ve bölünmüşlük sözleri paylaşıyor.

Kendimi kolektif enerji alanı için daha çok dua eder ve paylaşılan ya da gönderilen kolektif toksik enerjileri nötrleştirmek için daha çok çalışırken buluyorum. Kolektif enerji alanını öfke ve ayrışma enerjileriyle beslemeyi sürdürdükçe insanların birbirlerine, tüm yaşama ve doğaya davranışlarında değişim göremeyeceğiz. Kolektifi sevgi ve ışık dolu enerjilerle beslemeyi öğrenmediğimiz sürece iyileşmenin gerçekleşmesi mümkün değil. Bu yazıları okuyan sizler için bunu anlamak kolay olmalı.


Bu sütunda paylaşmış olduğum transfigürasyon uygulaması ve diğer şamanik uygulamalar hakkında bana göndermiş olduğunuz birbirinden güzel tüm vaka çalışmaları için minnettarım. Ve yıllar boyunca sizinle harika vaka çalışmaları paylaştım. Topluluğumuzla paylaşabileceğim ve moralimizi yükseltecek ve ruhsal çalışmamıza odaklanmamıza yardımcı olacak esini verebilecek öykülerinizi duymak beni daima memnun eder Eğer paylaşmak istediğiniz esin verici bir öykünüz varsa şu adrese e-posta gönderebilirsiniz: stories@sandraingerman.com.

Yakın zamanda hepimiz gibi hayat mücadelesi içinde olan bir kadından bir mektup aldım. Ve çoğumuz gibi, o da doğada zaman geçirerek teselli bulmuş. Bir gün bulaşıkları yıkıyor ve pencereden de arka bahçesinde dolanan güvercinleri seyrediyormuş.

Aynı akşam bir rüya/vizyon görmüş. Rüyasında aynı gün içinde yaptığı gibi bulaşıkları yıkıyor ve arka bahçedeki güvercinleri seyrediyormuş. Fakat rüyasında dışarıdaki kuşlara baktığında, onların içlerinden gelen bir ışıkla parladıklarını görmüş. Dönüşüm Haberlerinin yeni bir okuyucusu olarak, transfigürasyon çalışmasına çok da aşina değil ve bu uygulamayı içimizdeki yıldız ışığını hissetmek şeklinde açıkladığımı da bilmiyor.

Yeryüzündeki yaşamın gerçek doğasının ışık olduğunu bilmiş. Bu rüya/vizyon ona, hayata dair daha geniş bir perkpektif geliştirmesinde yardımcı olmuş.

BU öyküyü sizinle paylaşmak istedim çünkü kendi parlak yıldız ışığımızın akışını bütünüyle hissettiğimiz derin bir transfigürasyon deneyimi yaşadığımızda, hayatlarımız sonsuza dek dönüşür. Ve bu ışığı tüm doğada ve Yeryüzünde akarken gördüğümüzde, acılar yerine bu ışığı beslemenin gücünü görebiliriz.

Bu elbette kişisel oolarak güçlükler ya da gezegende günümüzde olup bitenler hakkında negative duygular yaşamayacağımız anlamına gelmez. Fakat yalnızca acıları algıladığımızda, egonun gözlerinden bakıyoruz demektir. Tüm yaşamın içindeki ışığı algıladığımızda, ruhun gözlerinden bakıyoruz demektir. Ve bu algı da ruhsal çalışmamızda ve bilinçsel evrimimiz için çabaladığımız şey.

Duygularımızı nasıl ifade edeceğimiz, onların gersindeki enerjiyi nötrleştirmek ve kolektif enerji alanını koşulsuz sevgi ve parlak ışıkla besleyeceğimizi nasıl öğreneceğimize dair devam eden bağlılığımızı sürdürmede bana katılın.

Dolunay 7 Ağustos’ta. Şefkatli ruhlar ve evrenin yaratıcı güçlerine, küresel topluluğumuzda beraberce ruhsal yapan kişileri desteklemeye dair bağlılığımızı bildirerek transfigürasyon uygulamamızı derinleştirelim. Karşı karşıya olduğunuz güçlüklerde size sevgiyle sarıyoruz. Ve size ilahi ışığınız ve gücünüzde görüyoruz. Bunu topluluğumuz için yapıyoruz. Ve dolunayda hazırlık çalışmamızı yaparak egomuzdan, rasyonel düşüncelerimizden ve yüklerimizden kurtuluyoruz. Ve ışığımızın daima yıldızlar, güneş ve ay gibi ışıl ışıl parladığı içsel dünyamıza yolculuk yapıyoruz.

Haydi kalplerimizi birleştirelim ve Yeryüzünün çevresi ve içinde güzel bir ışık ağı örelim.

Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başladıysanız, dolunay seremonimizin ayrıntıları için Türkçe ana sayfadan “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” başlıklı yazıyı okuyunuz.

Copyright 2017 Sandra Ingerman. Tüm hakları saklıdır.
Türkçe çeviri: Simin Işık Uysal

Recommended Posts